Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) tarafından bu sene 8.’si düzenlenecek Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi ile ilgili güncel bilgileri ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı’dan aldık. Bu seneki teması “Riskten Fırsata / Sıfırın İnşası” olarak belirlen ve 9 Aralık 2025 günü İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek Zirve’de sıfır karbon yaklaşımlarını daha fazla öne çıkarmayı planladıklarını ifade eden Ilıcalı, “Son yıllarda gerek jeopolitik gerekse ağır sosyoekonomik sorunlar nedeniyle sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşma açısından ciddi riskler doğdu. Fakat küresel ısınma hafife alınacak bir sorun değil. Bir an bile olsa gözden uzak tutulmaması gerekiyor. Aynen insan vücudunda hızla yayılan bir hastalık, virüs gibi. Ekonomik, siyasi veya eğitimle ilgili ciddi sorunlar olabilir, savaş içinde de olunabilir ama vücuttaki bir hastalık, bunların içinde en önemlisidir. Tedavi edilmesi, mücadele edilmesi şarttır. Ertelenmesi tüm yeryüzünü tehdit altında bırakır. Yapı sektörü de bu mücadelenin önemli aktörlerinden biri...” ifadelerini kullanıyor.

Şantiye®: Aralık ayında düzenleyeceğiniz Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi hakkında genel ve güncel bilgileri alabilir miyiz?
Dr. Emre Ilıcalı: 9 Aralık 2025 günü İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi’ni düzenliyoruz. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) olarak gelenekselleşen bir şekilde 8.’sini organize ettiğimiz Zirve’nin bu seneki teması “Riskten Fırsata / Sıfırın İnşası” olarak belirlendi. Yapı sektöründeki karbonsuzlaşma ve sıfır karbon yaklaşımlarını daha çok ön plana çıkarmayı hedefliyoruz. Çünkü maalesef son yıllarda gerek jeopolitik gerekse ağır sosyoekonomik sorunlar nedeniyle sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşma açısından ciddi riskler doğdu. Biz de söz konusu risklerin fırsata çevrilmesi için neler yapılabileceğine odaklanmayı planladık. Bu kapsamda tasarım, gayrimenkul, inovasyon, finans ve diğer başlıklar ele alınacak.
Zirve’de üniversitelerden, gayrimenkul ve yapı sektörlerinden konuşmacılarımız, konuklarımız olacak. Uluslararası camiadan da birçok katılımcı bekliyoruz. Zirve’yi biraz daha bilimsel odaklı bir çerçeveye yerleştirmek istediğimizden mekan olarak da İstanbul Teknik Üniversitesi kampüsünü seçtik. İTÜ biliyorsunuz bilimsel anlamda çok ciddi bir kurum. Kapanış oturumunu ise yine geçmiş senelerde olduğu gibi sürpriz, popüler konu ve konuklarla renklendirmeyi düşünüyoruz.
"Küresel ısınma hafife alınacak bir sorun değil. Önemli ve bir an bile olsa gözden uzak tutulmaması gereken bir konu. İnsan vücudunda hızla yayılan bir hastalık, virüs gibi..."
Şantiye®: Sürdürülebilirlik ve karbon azaltımı konusunda ciddi risklerin olduğunu belirttiniz... Neler oluyor; riskler ve bu risklerin oluşturabileceği tehditler neler?
Dr. Emre Ilıcalı: Bu sene her açıdan hem dünyada hem Türkiye’de çok zor bir yıl oldu. Ekonomik ve jeopolitik sorunlar ağırlaştı ve yaygınlaştı. Bu kapsamda sürdürülebilirliğe verilen önem de azaldı. Böylesine önemli ve hassas bir konu maalesef geri plana itilmeye başlandı. Günden güne de önemini kaybediyor.Bu tür dalgalanmalarda ve ortamlarda sürdürülebilirlik ve karbon emisyonu, iklim kriziyle mücadele gibi konular göz ardı ediliyor. Mesela, geçmiş senelerde medyada sıklıkla işlenen BM İklim Değişikliği Konferansı (COP) bu yıl medyada yeterince yer bulamadı. Çünkü dünyanın başka önemli(!) sorunları var. Ama iklim krizi, küresel ısınma da hiç hafife alınacak bir sorun değil. Önemli ve bir an bile olsa gözden uzak tutulmaması gereken bir konu. Aynen insan vücudunda hızla yayılan bir hastalık, virüs gibi. Ekonomik sorunlar olabilir, eğitimle ilgili sorunlar olabilir, siyasi sorunlar olabilir, savaş içinde de olunabilir ama vücuttaki bir hastalık, bunların içinde en önemlisidir. Vücudu saran hastalığın bir an önce tedavi edilmesi lazım. Yoksa bugün sorun edilen diğer problemlerin hiçbir değerinin kalmadığı bir ortama uyanabilirsin. Çünkü o hastalık, yani küresel ısınma durmuyor, günden güne ilerliyor. Mücadele etmen, tedavi etmen şart. Dünyanın diğer sorunları ne olursa olsun iklim krizi bambaşka bir ilgi ve öncelik isteyen bir sorun. Mücadelenin beş sene ertelenmesi, bir kenara konulması tüm yeryüzünü tehdit altında bırakır. Bu kapsamda mücadeleyi ertelemek en büyük hata olur. Yapı sektörü de bu mücadelenin önemli aktörlerinden biri. Mesela sürdürülebilir bir bina yapılacaksa hemen, ilk gerçekleştirecek projelerde yapılmalı. “Şu proje bitsin, bir sonrakini sürdürülebilir yapalım” yaklaşımı çok yanlış. Ne yapılacaksa hemen şimdi yapılmalı.
"Sorun uygulama ve denetim eksikliği... Ülkemizde kurallar ve kanunlar var fakat bunların uygulanması anlamında gerek yatırımcı gerek iş insanlarının eğilimi maalesef bu konuları ikinci plana atıp, sadece cezadan kurtulamaya yönelik yüzeysel önlemlere dönüşüyor..."
Şantiye®: Türkiye’de Yeşil Bina ya da sürdürülebilir yapı konusu da biraz geri plana mı itildi?
Dr. Emre Ilıcalı: Dünyada finansal açıdan biraz daha rahat ve bilinçli kurumların sürdürülebilirlikle ilgili hedef ve talepleri devam ediyor. Ama bu az sayıdaki kurumun sürdürülebilirliğe ilgisini tabana yaymak gerek. Konu daha genelleştirilmeli ki hedeflere ulaşılabilsin. Fakat bu ilgi biraz önce ifade ettiğim gibi maalesef yavaşlıyor, yayılımı azalıyor. Belli bir talep var ama ivmelenmesi şart.
Şantiye®: Devletin yaklaşımı ne? Gördüğümüz kadarıyla standartlar yükseliyor, mevzuat sıkılaşıyor...
Dr. Emre Ilıcalı: Her ülke belli oranda globalleşiyor ve küresel standartlar birçok ülkede yaygınlaşıyor. Bu yaklaşım ülkemizde de görülüyor. Enerji verimliliği, sürdürülebilirlik, konfora yönelik mevzuatımız son yıllarda güncelleniyor ve bence şu anda gayet tatmin edici bir seviyede. Hatta Türkiye’nin standartlarının birçok ülkeden daha yüksek olduğu bile söylenebilir. Kamu kurumlarının mevzuat anlamında birçok şeyi doğru yaptığını düşünüyorum. Ama buradaki sorun uygulama ve denetim eksikliği. Yani ülkemizde kurallar ve kanunlar var fakat bunların uygulanması anlamında gerek yatırımcı gerek iş insanlarının eğilimi maalesef bu konuları ikinci plana atıp, sadece cezadan kurtulamaya yönelik yüzeysel önlemlere dönüşüyor. Şu anda ise bu zorunlulukları sorgulayacak, bunlardan kaçacak durum kalmadı. Nasıl ki artık depreme dayanıklı bir bina yapmak sorgulanmıyorsa, bu kurallardan kaçmak için farklı yollar aranmıyorsa sürdürülebilir yapılar inşa etmek için de söz konusu kurallardan kurtulmak için de yollar aranmamalı, hatta istenilenin fazlası yapılmalı. Çünkü biraz önce anlatmaya çalıştığım bir sürü nedeni var.
Diğer taraftan gayrimenkul sektörümüzün de kendine göre problemleri mevcut. Mesela bazı konularda sektörün yaklaşımı çok geleneksel. Hep aynı şeyler yapılarak farklı sonuçlar bekleniyor. Geçmişte ciddi karlar elde edildiği için bu yöntemlerden kimse vazgeçmek istemiyor ama dünya ve iş yapış şekilleri değişiyor. Bunu hızlıca kabul etmek lazım. İster istemez inşaat malzemeleri sektörü veya imalat sanayi ticari açıdan bir zarar göreceği için sürdürülebilirlik anlamında daha hızlı tepkiler verebiliyor, dünyaya adapte olabiliyor. Ama gayrimenkul sektörü hala bazı şeyleri geçmişten kalan yöntemlerle yürütmeye çalışıyor. Buna rağmen ciddi karlar da edebiliyorlar. Bu yöntemlerin değişmesi için ya bazı unsurlar zorunlu hale getirilmeli ve ciddi denetlemeler yapılmalı ya da söz konusu oluşturulacak kurallara uymayanların karları bir şekilde azaltılmalı. Türkiye maalesef bu konuda ilerleyemiyor. Diğer taraftan tabii ki gayrimenkul ve inşaat sektörlerinin de çok sayıda problemi olabilir fakat iklim değişikliği gibi vücudu hızlıca saran bir hastalığa karşı sektörlerin mücadele etmesi şart. İnsanlığın ve doğanın geleceği açısından artık firmalar konuyu içselleştirmek zorundalar. Türkiye’nin yapması gereken ise bu konulardaki gelişmeleri çok sorgulamadan hızlı bir şekilde adapte etmesi. Günümüzün Türkiye’sinde kuvvetli bir inşaat sektörünün yeni kuracağı şehirlerde geçmişteki hataları tekrar etmemesi gerekiyor. Çok hata yapıldı; binalarımız, şehirlerimiz ortada... Bu konuda kamu kurumlarının zorlayıcı, düzenleyici unsurlar ortaya koyması şart. Yoksa müteahhide veya yapıdan ticari anlamda fayda bekleyenlere işi bırakırsanız onlar da belki doğal olarak sadece kar maksimizasyonuna bakarlar. Devletin sürdürülebilirlikle ilgili düzenlemeleri yapıp, zorunlulukları oluşturup, sıkı takibi şart. Nasıl ki hala, istisnalar dışında iş güvenliği veya deprem güvenliğiyle ilgili kurallar sorgulanmıyorsa sürdürülebilir bina kurallarının da sorgulanmadan uygulanması gerekiyor. Yoksa bu iş gönüllük esasıyla olmaz.

Şantiye®: LEED ve BREEAM sertifikasyonlarında güncellemeler var mı? O sertifikalarda ne tür eğilimler var? Ve YesTR’de son durum nedir?
Dr. Emre Ilıcalı: LEED ve BREEAM sertifikalarının kuralları devamlı yenileniyor. Son dönemde ikisinin de yeni versiyonları yayınlandı ve karbon emisyonlarının daha da azaltılması yönünde kuralları güncellendi. Birçok binada artık sıfır karbon hedefi söz konusu. Bu tabii diğer mevzuatlarla paralel ilerliyor. Onun dışında yaşam kalitesi, yapı malzemesi ve özellikle gömülü karbon konuları daha da önem kazanıyor. Dolayısıyla eskisi gibi iki üç unsura odaklanıp sertifika alınabilmesi pek mümkün olamayacak. Ciddi, katı kurallar, kısıtlamalar söz konusu. Olması da lazım...
Yerli yeşil bina sertifika sistemi YesTR konusunda ise kamu kurumlarıyla ÇEDBİK olarak yakın çalışma içindeyiz. Son değişikliklerden sonra daha uygulanabilir bir seviyeye geldi. 2026’dan itibaren kamu binalarında YesTR zorunlu oluyor. Çok ciddi bir şey gelişme. LEED, BREEAM veya YesTR, adı ne olursa olsun bu sistemler bir binayı A noktasından alıp B noktasına taşıyan sistemler. Yani daha enerji verimli, daha su verimli, daha kaynak kontrollü bir bina yapılmasının önünü açan uygulamalar.
Sektörün Geleceği Beş Kritik Oturumda Masaya Yatırılacak
Zirvede sürdürülebilirliğin geleceğini şekillendiren kritik başlıklar, alanında uzman 40’a yakın konuşmacı tarafından ele alınacak.
Açılış oturumu “Riskten Fırsata: Ufukta Ne Var” ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı moderatörlüğünde gerçekleşecek. Panelde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanı Prof. Dr. Halil Hasar, Türkiye Çevre Ajansı (TÜÇA) Başkanı Nurullah Öztürk ve İstanbul Proje Koordinasyon Birimi (İPKB) Direktörü Yalçın Kaya ile çevresel risklerin yönetsel bakış açısıyla nasıl fırsata dönüştürülebileceğini tartışacak. Ardından gerçekleşecek “Gayrimenkulün Yeşil Vizyonu” panelinde, sürdürülebilirlik çerçevesinde gayrimenkul sektöründeki risklerin, yeni iş modellerine ve fırsatlara nasıl dönüştüğü; ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Vekili Mehmet Sami Kılıç moderatörlüğünde Ziraat GYO Genel Müdürü Peyami Ömer Özdilek, GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Neşecan Çekici ve Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ve Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden Doç. Dr. Serhat Başdoğan tarafından değerlendirilecek.
“İklim Finansmanında Riskler ve Fırsatlar” isimli üçüncü panel ise TSKB Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Makbule Yönel Maya moderatörlüğünde gerçekleşecek. Panelde T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakanlığı Dış Kaynaklı Yatırım Daire Başkanı Esra Turan Tombak, Garanti BBVA Konut Finansmanı Direktörü Songül Yeşilçimenli, Kalkınma Yatırım Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Seçil Yıldız yeşil dönüşümün finansal araçlar üzerinden nasıl destekleneceğini tartışacak. “Sürdürülebilirlikte Akıllı Çözümler” oturumu ARUP Direktörü Timurhan Timur moderatörlüğünde; İTÜ Sürdürülebilir Kalkınma Uzmanlık Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Hatice Ayataç, Sabri Paşayiğit Mimarlık Kurucu Ortağı Sabri Paşayiğit, YES-TR Eğitim Koordinatörü Prof. Dr. Özlem Özçevik ve Formula International Genel Müdür Yardımcısı Cevahir Sevimli ile bina ölçeğinden şehir düzeyine uzanan akıllı ve çevreci çözümler ele alınacak.
Zirvenin kapanış oturumu “Mimar Gözüyle Sürdürülebilirlik” ise ÇEDBİK Yönetim Kurulu Üyesi Buğrahan Şirin moderatörlüğünde Mimar Murat Tabanlıoğlu ve Felsefeci Dücane Cündioğlu tarafından mimarinin dönüştürücü gücü ve sürdürülebilir yaşam felsefesi üzerine ilham verici bir sohbetle tamamlanacak.

Şantiye® Dergisi ve Dijital Platformları
Daha iyi yapılar için...
5 Aralık 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 100 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Bentley Systems / Seequent, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prefabrik Yapı / Hekim Holding, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Urtim, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wielton, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 2.100 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.












