Binaların hayatımızda aldığı rol değişiyor... Binalar yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlar gibi teknolojilerin kullanımını kolaylaştıracak bir enerji merkezi olma yolunda ilerliyor. Ancak bu yapılar bir yandan daha karmaşık hale geldikçe, diğer yandan elektrik kaynaklı yangınların önlenmesinin yanı sıra sağlam yangın algılama ve tahliye sistemleri ve prosedürleri de dahil olmak üzere güvenlik standartlarının bir öncelik olarak kalmasını sağlamak da çok önemli...
Daha Dinamik Bir Enerji Ortamında Binaların Rolü
Elektrikli araçların (EV) evlerde veya ticari işletmelerde şarj edilmesine dair tartışmalar daha da artacak. Bu tartışmalarda, artık konu şarj noktaları ve mesafesi olmayacak, lokal kablosuz erişim noktalarının oluşturulması, kamuya ait EV altyapısı ve binalardaki enerji akış yönetimini kapsayacak şekilde daha kapsamlı hale gelecek. Ancak mevzuatı hazırlayanlar bunu başarılı bir şekilde yapmak için geçmişteki örnekleri ve dünyanın diğer bölgelerinde rastlanan zorlukları göz önüne almalı. Örneğin, Norveç’te EV’ye geçişin artması, şebekeyi aşırı yüklemekte ve bunun bir sonucu olarak kapasitenin yetersiz olduğu bazı yerlerde kısıtlamaya neden oluyor. Daha kapsamlı tartışmalara geçmeden önce, enerji ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını iyi bir şekilde düşünmek gerekiyor; aksi takdirde bu durum elektrikli araçların kullanımının yaygınlaşmasında büyük bir engel teşkil edecek.
Binanın, yani enerji merkezinin, ikinci fonksiyonu ise gitgide daha görünür hale gelecek. Bu, hem ticari işletmelerde hem de evlerde şarj noktalarının ve yenilenebilir enerjinin kullanımı ile kolaylaşacak. Bir enerji merkezi olarak binalardaki enerji akış yönetimi, her zamankinden daha karmaşık hale geldi. Sektörün enerji tedarikçilerine tüketime ve pik talebine bağlı olarak aylık bir miktar ödemesi gibi geleneksel usüllerden, önemli miktarda yenilenebilir enerjinin kullanıma hazır olduğu ve bina sahiplerinin kendi enerjilerini üretebileceği bir noktaya evrilmesine şahit olacağız. Tabii ki bu, bir gecede olacak bir iş değil... Bu, pazar talepleri ve değişmekte olan politikalarla yönlenecek ve enerji konusundaki geniş çaplı teşebbüsleri kapsayan direktifleri ve yönetmeliklerin bir araya getirildiği "Tüm Avrupalılar için Temiz Enerji" paketini kapsayan ilerleyici bir süreç. Bu paket, 2020 yılında üye ülkelere ait ulusal yasalara da eklenecek olan Avrupa Birliği, Binalardaki Enerji Performansı Direktifi’nin düzenlemiş versiyonunu da içermekte olup, yenilenebilir enerjinin ve elektrikli araç şarj noktalarının hayata geçirilmesi gibi faktörlerden de büyük ölçüde etkilenecek.
Riskin Değişmekte Olan Doğası
Geçtiğimiz bir kaç yıl, Grenfell Tower yangını gibi trajedilere sahne oldu. Bu yangın Birleşik Krallık’ta meydana gelmiş olsa da, yangının etkisi dünya genelinde hissedildi ve bina güvenliği ve yangının önlenmesinin, algılanmasının, kontrol edilmesinin ve yangın esnasında binanın tahliyesi gibi noktalara odaklanılmasını sağladı. Yönetmelik bazında önemli değişikliklerle birlikte gelecek yıl ve ondan sonraki yıllarda bu bina güvenliği hususuna vurgu yapılmaya devam edilecek. Bu değişikliklerin çoğu, güvenlik standartlarını değiştirmek için uygulanacak yeni bina yönetmelikleri şeklinde olacak.
Başka bir yaklaşımla, Ark Hatası Algılama Cihazları (AFDD’ler) gibi ark koşullarını algılayarak elektrik kaynaklı yangınların oluşma ihtimalini düşürebilen teknolojiler, yeni ve güncellenmekte olan tesisat yönetmeliklerine dahil ediliyor. AFDD cihazları gibi teknolojilerin zorunlu kullanımı ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, gelecek yıl yönetmeliklerin yavaş yavaş geliştiğini ve önleyici teknolojilerin bina güvenliği konusundaki tartışmaları merkezinde yer alacağını söyleyebiliriz.
Enerji verimliliği daha fazla olan uygulamalar ve cihazların kullanımı arttıkça, paralel olarak daha fazla tek fazlı sürücü piyasaya çıkacak ve bu, harmonikler ile AC/DC frekanslarına sebep olacak. Hem ticari binalardaki, hem de konutlardaki çok fazla yükü göz önüne aldığımızda, binalarda bulunan kişilerin güvenliğini sağlamak ve toprak hata akımı cihazlarının istenmeyen şekilde açmasını önlemek için kaçak akım cihazlarının belirli durumlarda kullanılan F ve B(+) tipi olarak seçilmesi gerekecek.
Bina güvenliği tartışılırken, bu tartışmalarda genellikle sadece çok katlı konutlara odaklanılıyor. Ancak zamanla oteller, hapishaneler veya insanların gece konakladığı ev dışındaki diğer yerler de yüksek risk seviyesi nedeniyle bu kapsama dahil edilecek. Gelecek yıl, daha geniş çapta düşünmenin yaygınlaşacağı bir yıl olacak.
EMEA bölgesindeki sektör liderleri ve hükümet organları karmaşık yapıdaki binalarda meydana gelen acil durumlarda ortaya çıkan, insan yaşamına yönelik tehditleri de göz önüne almaya başlamalı. Farkındalığı artırma, tehlikeyi önleme ve algılama veya binaları uygun şekilde tahliye etme hususlarındaki yönetmelikleri hayata geçirmek çözüm olabilir.
Güvenlik konusunda yapılan tartışmalarda cephe kaplamasına, yangın söndürme tesisatlarına ve yangın kapılarına sık sık odaklanılıyor. Ancak pek çok kişi, yangınların % 25’inden fazlasının elektrik sistemlerinden kaynaklandığını fark etmiyor. Cephe kaplamaları ve söndürme tesisatları, güvenliğin önemli parçaları; ancak her aşamada hazırlıklı olmak hatırlanması gereken en önemli nokta. Hazırlıklı olmak için de güvenli bir elektrik tesisatı gerekiyor.
Bu konuda, tüm inşaat sürecinde elektrik güvenliğinin standart olarak değerlendirilmesini garanti etmesi gereken bina operatörlerine ve müteahhitlere büyük sorumluluk düşüyor. Ancak bunu gerçekleştirmek için yönetmeliklerin daha iyi uygulanması gerekiyor.
Gelecek Yıllardaki Trendler
Gelecek yıllardaki trendlere ilişkin olarak IHS Technology tarafından yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre, 2025 yılına kadar tüm dünyada en az 88 akıllı şehir olacağı öngörülüyor. Akıllı şehirler ve genel nüfus arttıkça, bugün sektör liderlerinin karşılaştığı en önemli sorunlardan birisi, bu şehirlerin etkili ve verimli bir şekilde nasıl güçlendirileceği... Sürekli olarak kritik altyapıyı destekleyecek, ancak küresel emisyon sorunu oluşturmayacak, uygun ve sürdürülebilir bir çözüm aranıyor.
Çevresel etkileri ve şebekeye olan büyük talepleri göz önüne alındığında, akıllı şehirler mevcudiyetlerini basitçe öylesine sürdüremeyecekler. Güçlü, verimli ve sürdürülebilir bir gelecek, akıllı teknolojilerin oluşturulmasına bağlı ve bahsedilen trendler sadece ilk adım...
Çünkü sürdürülebilirlik olmadan, öngördüğümüz akıllı şehirler sadece gerçeklikten uzak bir hayal olarak kalırlar.
Yazan: Yılmaz Özcan / Eaton Elektrik Türkiye Ülke Müdürü