Bu makale, Türkiye’deki inşaat sektöründe inşaat mühendisliğinin giderek "yalnızlaştırılması" olgusunu teknik, idari ve sosyoekonomik açılardan ele almaktadır. Özellikle müteahhitlik sisteminde sermaye sahipliğinin teknik uzmanlığın önüne geçmesiyle birlikte, mühendisliğin asli rolünün ikinci plana atıldığı ve teknik bilginin karar alma süreçlerinde sistematik biçimde göz ardı edildiği ortaya konulmaktadır. Mühendislik kararlarının proje maliyeti karşısında değersizleştirilmesi, inşaat süreçlerinde mühendislerin sembolik pozisyonlara itilmesi ve meslek etiğinin pratikte geçersizleşmesi, bu yalnızlaşmanın temel göstergeleridir. Çalışma, mühendisliğin karar alma zincirinde edilgen bir figüre dönüşmesinin sektördeki yapısal kalite sorunlarına, iş güvenliği zaafiyetlerine ve kamu zararına etkisini irdelemektedir.
YAZAN: Selim Rıdvan GÜNGÖR - Proje ve Yönetim Danışmanı / İnş. Müh. / Office SRG
Türkiye’de inşaat sektörü, yıllardır ekonomik büyümenin lokomotiflerinden biri olarak görülmekte; altyapı ve üstyapı yatırımları, istihdam, gayrimenkul piyasası ve sermaye hareketleriyle doğrudan ilişkilendirilmektedir. Ancak bu hızlı büyüme içinde teknik disiplinlerin rolü tartışmalı bir hale gelmiştir. Özellikle inşaat mühendisliği, karar verici aktör olmaktan uzaklaştırılmış, müteahhit merkezli, maliyet odaklı ve kısa vadeli kârlılığa dayalı bir yapı içinde yalnızlaştırılmıştır. Bu yalnızlaşma, mühendisliğin toplumsal rolünü ve teknik niteliğini zayıflatmakta, mesleğin kamu güvenliği açısından taşıdığı önemle çelişmektedir.
Müteahhitlik Sistemi ve Teknik Bilginin İtibarsızlaştırılması
Türkiye’de müteahhitlik sistemi uzun süredir mühendislikten bağımsız bir ticari faaliyet alanına dönüşmüştür. 3194 sayılı İmar Kanunu’na göre her yapı işinin teknik uygulama sorumluluğu bir mühendis ya da mimara ait olmak zorundadır. Ancak fiiliyatta, kararlar çoğunlukla müteahhit ya da yatırımcı tarafından alınmakta, mühendis yalnızca projeye onay veren formal bir figür haline gelmektedir. Teknik kararlar; maliyet, sürede kısalma ve estetik kaygılar gibi mühendislik dışı unsurlar tarafından şekillendirilmekte, mühendisler çoğu zaman teknik doğrular ile ekonomik beklentiler arasında sıkışmaktadır.
Mühendislik Etiği ile Ticarî Gerçeklik Arasındaki Gerilim
İnşaat mühendisliğinde güvenlik, yapı fiziği, zemin davranışı, malzeme kalitesi ve yük hesapları gibi konuların herhangi birinin ihmal edilmesi doğrudan can kaybı ile sonuçlanabilecek riskler taşır. Ancak uygulamada, “proje çiz, imza at, işi bırak” şeklinde özetlenebilecek bir mesleki pratik hâkimdir. Mühendislerin etik sorumluluklarını yerine getirebilmesi için karar mekanizmasının içinde etkin bir aktör olmaları gerekir. Oysa kararlar finansör, yüklenici ve taşeron üçgeninde şekillenmekte, mühendis çoğunlukla sonradan haberdar edilmektedir. Bu durum, hem mesleki vicdan hem de hukuki sorumluluk açısından ciddi bir çelişki yaratmaktadır.
Sembolikleşen Teknik Sorumluluk ve Denetim Krizi
Yapı ruhsatları, statik ve betonarme projeleri gibi belgeler mühendis imzası olmadan geçerli sayılamasa da bu imzalar çoğu zaman teknik bir denetimin değil, sembolik bir onayın göstergesidir. Proje tasarımından uygulama detaylarına kadar geçen süreçte mühendis, ya dışlanmakta ya da sessiz kalmaya zorlanmaktadır. Bu da teknik sorumluluğun sadece evrak üzerindeki bir “risk taşıma” aracına dönüşmesine neden olmaktadır.
Denetim firmaları da benzer bir pasifleşme içindedir. Piyasadaki yoğun rekabet ve düşük denetim ücretleri, gerçek bir kontrol mekanizması oluşmasına izin vermemektedir.
Mühendisliğin Yalnızlığı ve Sektörel Kalite Sorunları
Yapı üretim sürecinde mühendisliğin dışlanması, doğrudan yapım kalitesine yansımaktadır. Projelerde karşılaşılan beton kalitesi düşüklüğü, donatı yerleşim hataları, zayıf zemin etüdleri, uygunsuz statik çözümler ve detay eksiklikleri bu durumun sonucudur. Depremler sonrasında yaşanan yıkımlar da teknik bilginin karar süreçlerinden dışlanmasının trajik sonuçlarını ortaya koymaktadır.
İnşaat mühendisliği, yalnızlaştırıldıkça sadece yapısal değil, toplumsal bir güvenlik sorununa da dönüşmektedir.
Çıkış Yolları: Mühendisliği Karar Mekanizmasına Geri Döndürmek
Bu yalnızlaşmayı gidermek için, inşaat mühendisliğini karar alma süreçlerinin merkezine taşıyacak yapısal reformlara ihtiyaç vardır. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:
* Müteahhitlik sisteminde sınıflandırma ve yeterlilik sisteminin teknik denetime tabi hale getirilmesi
* Mühendis imzalarının sembolik değil, proje boyunca teknik denetim ve onay sorumluluğu taşıyacak şekilde düzenlenmesi
* Kamu denetim mekanizmalarının bağımsız ve etkin hâle getirilmesi
* Meslek odalarının teknik denetimde etkin rol üstlenmesi
* Mühendislik etiğinin sözleşmesel yükümlülük hâline getirilmesi.
Bu önlemler, sadece mühendislerin meslekî saygınlığı açısından değil, toplumun güvenli yaşam alanlarında barınma hakkı açısından da hayati önemdedir.
Sonuç
Türkiye’deki inşaat sektöründe inşaat mühendisliği, teknik aklın temsilcisi olmaktan çıkartılarak çoğu zaman bir “yasal zorunluluk figürü”ne indirgenmiştir. Müteahhitlik sisteminin merkezine sermaye ve hız yerleştikçe, mühendisliğin yeri dış çeperlere itilmiş, meslek bir tür yalnızlık sarmalına girmiştir. Bu yalnızlaşma yalnızca mesleki değil, toplumsal bir risktir. Teknik bilginin karar süreçlerinden dışlanması, nihayetinde eksik, güvensiz ve kalitesiz yapılarla sonuçlanmakta; bu da can ve mal güvenliğini doğrudan tehdit etmektedir.
Bu bağlamda, mühendisliğin yeniden merkezî bir aktör haline getirilmesi yalnızca meslek etiği açısından değil, kamu yararının korunması açısından da zorunludur.
Aksi takdirde, inşaat sektörü büyümeye devam etse bile bu büyüme teknik iflasın ve kamusal güvenliğin çöküşünün zeminini oluşturacaktır.
Unutmayalım: Sağlam bir gelecek, yalnız bırakılmamış bir mühendislikle inşa edilir.
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
26 Eylül 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 100 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Bentley Systems / Seequent, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, Nexans, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prefabrik Yapı / Hekim Holding, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wielton, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 2.100 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.









