5. “Şantiye’nin Yıldızı” ve “Yılın Yeşil Yapı Malzemesi & Teknolojisi” ödüllerinin 23 Mayıs 2025 Cuma günü MEXT Teknoloji Merkezi’nde düzenlenen ödül töreninde, ödüle hak kazanan firma temsilcilerinin konuşmacı olarak yer aldığı “Şantiyelerde İnovasyon / Yeni Nesil Şantiyeler” ve “Yeşil - Sürdürülebilir Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri” başlıklı iki panel düzenlendi. Aynı zamanda Jüri Üyeleri de olan Yazar ve İnş. Müh. Cem Kafadar ile Altensis Yönetici Ortağı ve ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı’nın yönettiği panelleri sizlerle de paylaşıyoruz...
Hatırlanacağı üzere, bu yıl 38. kuruluş yıldönümünü kutlayan Şantiye® Dergisi ve Dijital Platformları tarafından 5.’si düzenlenen ve inşaat sektöründe yeni ürün ve sistemlerin ön plana çıkarılmasına katkı sağlayan “Şantiye’nin Yıldızı” ve “Yılın Yeşil Yapı Malzemesi & Teknolojisi” ödülleri kapsamında kazananlara ödülleri 23 Mayıs 2025 Cuma günü MEXT Teknoloji Merkezi’nde takdim edilmişti. Dar kapsamlı organizasyonda ayrıca ödüle hak kazanan firma temsilcilerinin yer aldığı “Şantiyelerde İnovasyon / Yeni Nesil Şantiyeler” ve “Yeşil - Sürdürülebilir Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri” başlıklı iki de panel düzenlenmişti. Söz konusu kazanan firmaların çözümleri ve konuya yaklaşımlarının paylaşıldığı panelleri, aynı zamanda Jüri Üyeleri de olan Yazar ve İnş. Müh. Cem Kafadar ile Altensis Yönetici Ortağı ve ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı yönetmişti.
Bu kapsamda, Jüri Üyesi, Yazar ve İnş. Müh. Cem Kafadar’ın yönettiği “Şantiyelerde İnovasyon / Yeni Nesil Şantiyeler: İnovasyonun Önemi” başlıklı panelde, ödüle hak kazanan firma temsilcileri Çimsa Global Satış Geliştirme Müdürü Işılay Buse Aydoğan, Hilti Türkiye Servisler ve El Aletleri Pazarlama Müdürü Murat Alten ile XCMG Satış, Pazarlama ve İş Geliştirme Yöneticisi Sinan Keskin, ödüle hak kazanan ürünleri hakkında ayrıntılı bilgileri, şantiyelerde inovasyonun önemini, bu kapsamda firmalarının yaklaşımını, ödül kazanan ürünlerin şantiyelere ve yapıların inşa süreçlerine katkılarını ve geliştirdikleri diğer yenilikçi ürünleri izleyicilerle paylaştılar.
“Yeşil - Sürdürülebilir Yapı Malzemeleri ve Teknolojileri” başlıklı paneli ise Jüri Üyesi, Altensis Yönetici Ortağı ve ÇEDBİK Başkanı Dr. Emre Ilıcalı yönetti. Yılın Yeşil Yapı Malzemesi & Teknolojisi Ödülleri kapsamında ödüle hak kazanan Kastamonu Entegre’den Tutkal İşletme Müdürü Nurullah Binay ve Viessmann Teknik Direktörü Mevlana Balçık’ın konuşmacı olarak yer aldığı panelde, ödül kazanan ürünlerin geliştirilme süreçleri, yapılarda yeşil - sürdürülebilir malzemelerin önemi ve firmaların konuya yaklaşımı, ödül kazanan malzemenin tasarımcıya, yapıya, çevreye ve tüketiciye sundukları ve firmalar tarafından geliştirilen diğer yenilikçi-yeşil ürünler davetli topluluğuyla paylaşıldı.
Şantiyelerde ve Yapılarda Kullanılan En İnovatif ve Sürdürülebilir Çözümleri Şantiye® Okurları ve Deneyimli Jürisi Seçti
Şantiye’nin Yıldızı: 3D RapiDome / Çimsa
Şantiye® Özel Ödülü: NCV 10-22 Sırt Çantası Tipi Beton Vibratörü / Hilti
Şantiye® Özel Ödülü: XC968-EV Elektrikli Yükleyici / XCMG
Yılın Yeşil Yapı Malzemesi: Pureboard / Kastamonu Entegre
Yılın Yeşil Yapı Teknolojisi: Energydens Duvar Tipi Yoğuşmalı Kazan / Viessmann
Şantiye® Özel Ödülü: Ultracoustic Asma Tavan Yalıtım Şiltesi / Knauf Insulation
PANEL: “ŞANTİYELERDE İNOVASYON / YENİ NESİL ŞANTİYELER”
Cem Kafadar: Böyle bir ödül organizasyonunda Jüri Üyesi olarak yer almaktan ve böylesine önemli bir konuyla ilgili paneli yönetmekten son derece onur duyuyorum. Derginin Yayın Yönetmeni Sertaç Aytaç’a da sektöre gerçekten katkıda bulunan Şantiye® Dergisi’ni yayınladığı için teşekkür ediyorum. Her sayısı o kadar güzel bir içerikle yayınlanıyor ki...
Biliyorsunuz bu sene Şantiye’nin Yıldızı ödüllerinde okur oyları ve değerli jüri üyelerinin tercihleriyle Çimsa’nın 3D RapiDome'u, HILTI’nin NCV 10-22 Sırt Çantası Tipi Beton Vibratörü ve XC968-EV Elektrikli Yükleyicisi ödüle layık görüldüler. Şimdi bu üç firmanın temsilcileriyle hem söz konusu ürünleri hem de firmaların inovasyona bakış açılarını öğrenmeye çalışacağız. Aramızda Çimsa’dan Global Satış Geliştirme Müdürü Işılay Buse Aydoğan, Hilti’den Türkiye Servisler ve El Aletleri Pazarlama Müdürü Murat Alten ile XCMG’den Satış, Pazarlama ve İş Geliştirme Yöneticisi Sinan Keskin bulunuyor. Hepinizi teker teker tebrik ettikten sonra sorulara Çimsa’dan başlamak istiyorum. Işılay Hanım, ödüle hak kazandığınız 3D RapiDome hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Şantiyelerde inovasyon sizce neden önemli ve bu kapsamda firmanızın yaklaşımını özetleyebilir misiniz?
Işılay Buse Aydoğan: Çimsa olarak inovasyona ve sürdürülebilirliğe çok önem veriyoruz. Bu kapsamda biri Mersin’de diğeri de Münih’te, Münih Teknik Üniversitesi ile birlikte çalıştığımız iki Ar-Ge merkezimiz var. Tamamen yeni nesil yapı malzemeleri geliştirmeye yönelik, çimento bazlı ürünlerin inovasyonu üzerine ciddi çalışmalar yapıyoruz. Bu yıl da aslında geçen yıl olduğu gibi yine Şantiye’nin Yıldızı ödülüne layık görüldüğümüz için ayrıca mutluyuz. Geçen sene Flycrete ürünümüz ile bu ödüle layık görülmüştük. Bu yıl ödülü kazandığımız RapiDome, tamamen 3D beton teknolojisiyle Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz en büyük yapı. Şu anda iki tane yapımız var. 3D harcını tamamen kendimiz hazırlıyoruz. Bu çok önemli. Yüksek dayanımlı beyaz çimentomuzla bu harcı hazırlayıp robotlarla birlikte tamamen basınçla yazdırıyoruz. Aslında bu projenin önemi ve ülkemiz açısından en önemli avantajı depremle alakalı. Bir deprem ülkesiyiz ve biz bir 3D konutu 48 saat içerisinde inşa edebiliyoruz. Yani RapiDome çözümü toplu konut ihtiyacının arttığı dönemlerde ciddi avantajlar sağlıyor. Bu noktada da oldukça faydalı bir çalışma yürüttüğümüzü düşünüyoruz. Hem sosyal sorumluluk olarak hem sektöre inovatif bir ürün geliştirmek adına yararlı oldu. Bu noktada da çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Cem Kafadar: Maliyeti ve geri dönüşüyle ilgili de kısa bir bilgi alsak...
Işılay Buse Aydoğan: Maliyet açısından standart betonarme yapılara göre yüzde 15 daha avantajlı olduğunu söyleyebilirim.
Cem Kafadar: Ödül kazanan diğer inovatif ürün ise Hilti’nin geliştirdiği NCV 10-22 Sırt Çantası Tipi Beton Vibratörüydü... Murat Bey, bu kapsamda sizden de ürün hakkında bilgi alabilir miyiz? Bildiğimiz kadarıyla firmanızın çok ciddi Ar-Ge çalışmaları oluyor. Her yıl onlarca yeni ürün çıkarıyorsunuz...
Murat Alten: Hilti 1941 yılında Avrupa’nın ortasında küçük bir prenslik olan Liechtenstein’da kurulan bir firma. O yıldan bu yana inşaat sektörüne, iş ortaklarımıza verimlilik katabilmek için sürdürülebilir çözümler sunuyoruz. İş sağlığı ve güvenliği en önemsediğimiz konuların başında geliyor. Bu kapsamda inovatif ürünler geliştiriyoruz. Doğrudan satış firmasıyız. Yani kendi satış gücümüz ve ekibimizle 120 ülkede, sahalarda yer alıyoruz. Günde binlerce müşteri ziyareti gerçekleştiriyoruz. Bu çok önemli, çünkü sahada müşterilerimizin neye ihtiyacı olduğunu doğrudan kendimiz gözlemleyebiliyoruz. Bu gözlemlere paralel olarak da yıllık global ciromuzun yaklaşık yüzde 67’sini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyoruz. Ar-Ge çalışmaları neticesinde de yılda ortalama 60 adet ürün geliştiriyoruz. Hilti denilince herkesin aklına kırıcı deliciler geliyor ama biz diğer taraftan diğer teknik ürünlerde de, mesela bağlantı elemanlarında da büyük bir pazara sahibiz. Aynı zamanda servis ve yazılımlarımızla son 10 yıldır partnerlerimize hizmet sunmaya çalışıyoruz. Tüm bu yenilikçi çözümlerimiz sektörde inovasyon seviyesini artırıyor. Ödül kazandığımız beton vibratörümüz de bu ürünlerden biri. Oldukça inovatif bir ürün olduğunu söyleyebilirim. Çünkü inşaatlarda en önemli konulardan biri betonun düzgün dökülmesi ve sonrasında beton vibratörünün doğru kullanılması. Kullanım esnasında kablolu ürünlerde kablonun maliyeti, kablonun yarattığı sorunların oldukça fazla olduğu görülüyor. Mesela betonun içinde yanlışlıkla kalan kablonun çıkarılması ve verilen hasar oldukça sorun teşkil ediyor. Ya da kolonlarda beton dökümü yapılırken çok yükseğe kablolar çekilmesi gerekiyordu. Çalışanlar için de o kablolar iş güvenliği açısından tehlike arz ediyordu. Bu akülü beton vibratörümüz ise kompaktlığı, kablosuz çalışması ve daha hızlı ilerlemesi gereken şantiyelerde çalışanlar için verimlilik, iş sağlığı ve güvenliği sağlıyor. Halihazırda yaklaşık 8 aydır pazarda ve olumlu geri bildirimler alıyoruz. Bu ödüle de layık görüldüğümüz için gerçekten çok mutluyuz. Doğru yolda olduğumuz bir kez daha tasdik edilmiş oldu. Sektörün içinde yer alan jüri üyeleri ve Şantiye® okurlarının oyları sayesinde bu ödülü almak bizleri mutlu etti.
Cem Kafadar: Verimlilik denilince hep işveren tarafında ve karlılık yönünde verimlilik anlaşılıyor ama anlattığınız iş sağlığı tarafındaki katkılar beni daha çok etkiledi. Sırtta taşınması, hafif olması oldukça faydalı unsurlar. Yani işçi dostu bir ürün... Sinan Bey’e dönelim... Siz de XCMG olarak XC968-EV Elektrikli Yükleyici ile ödül kazandınız. Siz neler söylemek istersiniz?
Sinan Keskin: Çin devleti ortaklığında, kısmen halka açık bir firmayız. Çin’in en büyüğü, dünyanın ise bu alandaki 3. büyük firması olduğumuzu söyleyebilirim. Çin’de ve dünyanın çeşitli yerlerinde ondan fazla Ar-Ge merkezimiz var. Üniversitelerle yakın işbirliği içinde çalışıyoruz. Bu anlamda XCMG için inovasyonun önemi çok fazla. Çünkü sanıyorum bine yakın patentli ürünümüz var. Kendi ürünlerimizi geliştiriyoruz ve her yıl yaklaşık 150 adet yeni patent alıyoruz. Elektrikli makineleri Türkiye’ye getiren zannediyorum ilk firmayız. Elektrikli araçlar konusu pandemi zamanı Çin hükümetinin oldukça önemsediği bir alan olmuştu. Fabrikalarını geliştirirken bu ürünlerin imalatı anlamında da ciddi çalışmalar yapılmıştı. Türkiye’de de benzin fiyatlarındaki artıştan sonra pazarın daha hazır olduğunu görüp bu elektrikli iş makinelerini pazara sunmaya başladık.
Cem Kafadar: Bu arada otonom, yani insansız iş makineleri de Çin’de kullanılıyor şu anda değil mi, Türkiye’ye ne zaman gelir sizce?
Sinan Keskin: Hızla geleceğini tahmin ediyorum çünkü gerçekten verimlilik katıyor ve para kazandırıyor. Konvansiyonel araçlara göre elektrikli araçlar yüzde 20 kadar pahalı ama tüketimde çok ciddi bir tasarruf oranı var. Hiç şarj gerektirmeyen elektrikli maden kamyonları bile sahalarda çalışıyor. Çünkü yükle inerken kendini şarj ediyor. Çıkarken de bu gücü kullanıyor. Şu anda sektörde hızlı bir “elektriklenme”, elektriğe dönüş var. Çünkü AB kaynaklı emisyon sınırlamaları inşaat sektörünü de etkiliyor. Bu konuda yapılan çalışmalarımızı görmek üzere Çin’deki fabrikalarımızı veya Almanya’daki çalışmalarımızı görmenizi isterim. Bu ödüle layık görülmek ise bizim için bir şeref. Özellikle organizasyonun adil ve standart bir süreç sonrası okur ve jüri oylarıyla gerçekleştirilmiş olduğunu bilmek bizleri mutlu ediyor.
Cem Kafadar: Biliyorsunuz dijital devrimle yeni bir dünyaya giriyoruz... Fakat geçmişte bazı yaşanmış olaylar akla geldikçe insan başka bir tedirginlik de duyuyor. Mesela işte sanayi devrimi yaşanırken makinelerin gelişmesini arzu etmeyenler makineleri kırıyorlarmış. Makinelerin kendi işlerini ellerinden alacağını tahmin eden şahıslar bir şekilde sistemi sabote ediyorlarmış. Şimdi Amerika’da da otonom araçlara benzer sabotajlar yapıldığı kulağa geliyor. Çin’de var mı böyle vakalar acaba?
Sinan Keskin: Oluyor zaman zaman tabi. Gelişmeleri hep sabote eden bir taraf bulunur. Türkiye’de de var. Otonom araçlar oldukça önemli ve bu teknolojiye bir an önce geçilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de de en temel maliyet olan operatör maliyetleri çok yüksek maalesef. Yani onlarca kamyon çalıştırılan bir sahada yaratılan iş gücü de yüksek oluyor. Bu kapsamda haksız şekilde zarar veren kullanıcılar olduğu da kulağa geliyor.
Cem Kafadar: Işılay Hanım, sizin bundan sonra beton dökme robotlarınız, Murat Bey sizin de beton kırma robotlarınız olacak mı? Çok daha güzel şeyler anlattınız ama sırada neler var?
Işılay Buse Aydoğan: 3D sektörü tüm dünyada gelişiyor; inşaat sektöründe inovasyonun öncü ürünlerinden biri. Avrupa’da, Amerika’da ve Uzakdoğu’da konuyla ilgili çok ciddi çalışmalar var. Bu çalışmalara paralel, mesela sualtında 3D beton döken yazıcılar ya da daha yüksek yapılar inşa edilmesini sağlayacak 3D makineler gibi yeni makineler geliştiriliyor. Bunları takip ediyoruz ve Amerika’daki bazı üniversitelerden danışmanlık alıyoruz. Bu gelişmelerin Türkiye’de nasıl uygulanabileceğini araştırıyoruz. Aynı zamanda global pazarlarımızda da RapiDome’un uygulamalarını artırma çalışmalarımız devam ediyor. Önümüzdeki günlerde hem makine açısından hem de nihai proje olarak RapiDome’a dair örnekleri çok daha fazla göreceksiniz.
Cem Kafadar: “Hilti’de sırada neler var” demekten korkuyorum çünkü senede 60 ürün geliştirdiğinizi söylemiştiniz... Anlatmakla bitmez ama özetlersek... Mesela kırıcı robot var mı?
Murat Alten: Evet oldukça fazla ürün geliştirip pazara sunuyoruz... Kırıcı robot anlamında evet, insansız çalışan bir robotumuz var. İsmi Jaibot. Dijital olarak planlanmış verilere dayalı görevleri yürüten, ankraj delikleri için yarı otonom, mobil bir delim robotu. Henüz Türkiye pazarına getirmedik ama yine sektörün önemli konularından biri olan BIM’le entegre olarak çalışabilen ve BIM’den aldığı bilgilerle operatörsüz, insansız bir şekilde deliklerin delinmesini sağlayan, küçük çaplı kırımlar gerçekleştiren insansız bir robot. Yakın bir zamanda biz de Türkiye pazarına getirmeyi planlıyoruz. Öte yandan dediğiniz gibi teknoloji ve inovasyon tarafında çok fazla yeni ürünümüz var ama şöyle büyük çerçevede buna cevap vermek isterim... Ödül aldığımız beton vibratörümüzün de dahil olduğu ürün grubu ailemiz Nuron’da tek bir batarya teknolojisiyle halihazırda kullandığımız bütün el aletlerini yönetebiliyoruz. Hilti olarak görev addettiğimiz bir misyonumuz var; o da şantiyeleri kablosuza geçirmek. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği ile birlikte sürdürülebilirlik konusunu da had safhada önemsediğimizi belirtmek isterim. Haliyle bu tarafta Nuron ailesi sürekli gelişiyor. Bu sene çıkarttığımız birçok yeni ürün de aslında Nuron platformu altında yer alıyor. Ek olarak da yine yazılım tarafında, ki sadece el aletleri ve teknik ürünler gibi düşünmeyin, iş yapış şeklimizde daha verimli hale gelebilmek için envanter takip sistemleri gibi yazılımlarımızla sektöre hizmet etmeye devam ediyoruz. Deprem de malumunuz Türkiye için çok önemli bir gerçek ve biz de üstümüze düşeni yapmaya çalışıyoruz. Özellikle sismik hesaplamaları teşvik etmek için proje ofisleri tarafında saha mühendisi arkadaşlarımız hesap ve çizimlerin, geliştirdiğimiz yazılımlarla yapılmasını teşvik ediyoruz. Yazılımlara ek olarak yeni geliştirip piyasaya sunduğumuz sismik dayanımlı mekanik dübellerimizle sektöre hizmet etmeye çalışıyoruz. Umuyorum yaşamayız ama yaşadığımızda gerçekten bu çözümler hayat kurtaran unsurlar olacak.
Cem Kafadar: Harika... Bunları lütfen yazılı veya dijital mecralarda daha çok anlatın. Ülkenin bunlara ihtiyacı var... Peki Sinan Bey Çin’de başka neler var, Çin’den buraya neler gelecek?
Sinan Keskin: Çin’de 42 fabrikamız bulunuyor. Bu fabrikaların çoğu da “karanlık fabrika” olarak tabir edilen fabrikalar; yani insansız fabrikalar. Bazılarında, sadece sistemi kontrol etmek için maksimum 100 kişi falan çalışıyor. Çin’de teknoloji gerçekten çok ilerledi. Özellikle otomotiv teknolojisi inanılmaz seviyelere geldi. Fuarlarda artık uçan arabalar sergileniyor. Bu anlamda yatırımlar çoğaldı, teşvikler de oldukça fazla. Geliştirilen ürünler ise doğal olarak pazarlar araştırıldıktan ve hazır pazarlar bulunduktan sonra yavaş yavaş piyasaya sürülüyor. Türkiye de bu anlamda gözlemlenen pazarlardan biri. Elektrikli araçlarla ilgili önemli bir yer edindik Türkiye’de. Çünkü cari açığın temel sebebi olan enerji anlamında ve düşük emisyon salındığı için elektrikli araçlar şantiye ortamında çok kıymetli hale geliyor. Elektrikli iş makineleri getirdik ve kamyonlarla devam ettik. Şimdi yol kamyonlarının elektrikli olması konusunda bakanlıkla görüşmeler yürütülüyor. Orada temel sorun, şarj istasyonlarının kurgulanması. Belirli pilot bölgelerde, Kocaeli ve sanayinin yoğun olduğu yerlerde bir pilot çalışmamız var. Ayrıca insansız, otonom araçları gündeme getirmeye çalışıyoruz. Çin’de otonom iş makineleri kullanılıyor. Türkiye de hazır fakat bu konuda yatırım yapmaya bakıyor. Bunun artık gerekliliği oluşmaya başladı. Özellikle kalifiye operatör bulma anlamında sıkıntılar var. Pazar oluştukça her ürünümüzü ve çözümümüzü Türkiye’ye de getireceğiz.
Cem Kafadar: Ürünlerin swot analizini yapmanızı rica etsem... Kısaca avantaj, dezavantaj, tehdit ve fırsatları özetleyebilir misiniz?
Işılay Buse Aydoğan: 3D RapiDome’un bence en büyük avantajı zamana karşı... Çok hızlı hareket edilebiliyor ve beton santrallerinin, mikserlerinin ulaşamadığı alanlara götürülerek uzak lokasyonlarda iş yapılabiliyor. Bu çok büyük bir avantaj. Dezavantaj olarak ise yapı yönetmeliğinde veya deprem yönetmeliğinde bir karşılığının “henüz” olmaması diyebilirim. Biz Türkiye’de yaptığımız projelerde deprem yönetmeliğine uygun bir betonarme statik proje çalışıyoruz ve onun üzerine yazdırıyoruz şu anda. Amerika’da 3D beton teknolojisi için bir deprem yönetmeliği çalışması hazırlanıyor. Biz de bunu yakından takip ediyoruz. Amerika’da da yok şu anda. Her eyalet kendi standardını çalıştırıyor ama onlarda da üniversitelerde genel bir tasarım üzerine yoğunlaşıldı. Biz de bunu takip ediyor ve gerekli kurumlarla paylaşıyoruz. Fırsat açısından ise çok fazla fırsatın olduğu aşikar. Yani çok geliştirilebilir bir ürün. Mimari olarak oldukça avantajlı, çok farklı mimari proje geliştirilebiliyor. Maliyet olarak ise oldukça avantajlı. Dolayısıyla fırsat noktasında önü açık.
Murat Alten: Ürünün güçlü tarafı hem işvereni hem de çalışan operatör arkadaşlarımızı daha verimli hale getirmesi. Operasyon tek kişiye düşebiliyor. İnşaat sektörü maalesef geleneksel bir sektör ve bu da bir değişim yönetimi. Kabloludan kablosuza geçiş esnasında, “aynı işi yapar mı, aynı gücü verir mi” gibisinden soru işaretleriyle karşılaşıyoruz. Bunları yenebilmek şu an aslında bizim için en büyük değişim yönetimi. Fırsat olarak ise şu an neredeyse pazarın büyük bir çoğunluğu kablolu; ve kablosuza geçmek için çok büyük bir fırsat. Biz kablolu aletler üreten bir firma olarak kendi pazarımıza da bir alternatif yaratmış oluyoruz ama kendi tarafımızda eskiden daha fazla kablolu ürün satarken şu an kendi satışlarımızda da kablosuzu ön plana çıkarıyoruz.
Sinan Keskin: Tehdit tarafı “alışkanlıklar” tabii ki... En çok korkutan şey Türkiye’de insan alışkanlıkları. Yani insanların alışkanlıklarını hızlıca değiştirmek kolay olmuyor maalesef. İkinci olarak biraz ilk maliyeti yüksek. Konvansiyonel araçlara göre elektriklide ciddi bir tasarruf sağlanabiliyor ve karbon salımı anlamında avantajlı. Tehdit ise hızlı kopyalanabilir, çalınabilir olmaları.
PANEL: "SÜRDÜRÜLEBİLİR YAPI MALZEMELERİ VE TEKNOLOJİLERİ"
Dr. Emre Ilıcalı: Öncelikle ciddi bir emek sarf edilen bu değerli ödül organizasyonu ve düzenlenen bu panel için Şantiye® Dergisi’ne teşekkür etmek istiyorum... Bu kısa panel programımızda, dereceye giren iki firmanın temsilcisini dinleyeceğiz. Kastamonu Entegre’den Tutkal İşletme Müdürü Nurullah Binay, PureBoard ürünleri ve sürdürülebilirlik çalışmalarını özetleyecek. Viessmann Teknik Direktörü Mevlana Balçık ise Yılın Yeşil Yapı Teknolojisi seçilen Viessmann Energydens Duvar Tipi Yoğuşmalı Kazan hakkında bizlere bilgi verecek. Nurullah Bey sizle başlayalım... Ödül kazanan bu değerli ürün, yani PureBoard hakkında bilgi alabilir miyiz? Çevreyle ilgili, sürdürülebilirlik adına sunmuş olduğu faydaları özetleyebilir misiniz?
Nurullah Binay: Ödüle hak kazanan ürünümüz PureBoard aslında yapı sektörünün yakından tanıdığı yonga levhanın tamamen biyobazlı kaynaklardan elde edilmiş bağlayıcılarla üretilmiş bir versiyonu. İçerisinde herhangi bir fosil katkısı bulunmuyor. Biliyorsunuz yapı sektörünün çevreye etkisi son yıllarda gitgide daha da önemli hale geldi. Sürdürülebilir ve çevre dostu ürünlerin kullanımı gerek karbon ayak izinin azaltılması gerek sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulması açısından büyük fayda sağlayacak ürünler. Biz de Kastamonu Entegre olarak sürdürülebildiği tüm iş süreçlerimizin merkezinde konumlandırıyoruz. Ürün tasarımlarımızdan üretim süreçlerimize kadar bu doğrultuda hareket ediyoruz. Biyobazlı çözümlerimiz, enerji verimliliği üzerine yaptığımız çalışmalarla sektöre bu alanda öncülük ediyoruz. Sürdürülebilirliği şirket olarak iki ana aksta ele alıyoruz. Bunlardan biri, PureBoard gibi ürünler geliştirdiğimiz Ar-Ge süreçlerimiz. Teknopark’ta bir Ar-Ge merkezimiz mevcut. Bivoazlı kaynaklar üzerine araştırmaları burada yürütüyoruz ve değer vadedenleri üretime taşıyoruz. Ve bir diğer taraftan da geleneksel olarak üretim yapan bir firmayız ve üretim süreçlerimizde kaynak kullanımını azaltacak, enerji verimliliğini artıracak ve çevresel etkiyi azaltacak yapay zeka ve dijital destekli platformlarla da verimli projeler üzerine yoğun bir şekilde uğraş veriyoruz.
Dr. Emre Ilıcalı: PureBoard formaldehit kullanılmadan üretilen bir ahşap levha. Bu önemli. Çünkü biz yıllardır Yeşil Binalarda bazı malzeme tiplerini Türkiye’de çok fazla bulamıyorduk. Bunlardan biri de ahşap levhalardaki formaldehit konusuydu. Özellikle AB standartlarıyla bazı standartlar tam uyuşmayabiliyordu. O anlamda önemli bir ürün olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında başka biyobazlı malzemeler ve teknolojilerle ilgili çalışmalarınız da var mı?
Nurullah Binay: Altını çizdiğiniz konu çok önemli. PureBoard’un içerisinde herhangi bir fosil kimyasal bulunmuyor. Dolayısıyla bu da aslında günümüzde büyük zaman geçirilen iç mekanlarda, ofislerde, yaşam alanlarında ortam emisyonuna herhangi bir ilave yük getirmemesi anlamında oldukça yenilikçi bir ürün olarak dikkat çekiyor. Arkasında çok uzun süren bir emek var. PureBoard’un yanı sıra CoffeeBoard adlı bir ürün daha geliştirdik. Türkiye’de kahve biliyorsunuz çok yoğun tüketilen bir içecek ve bu kahve posalarının tekrar bir değer zinciriyle ürüne dönüşmesi için yaptığımız bir çalışma sonucunda geliştirdiğimiz bir ürün. Yine sürdürülebilirlik çalışmalarımız kapsamında geliştirdiğimiz HempBoard isimli bir ürün de mevcut. Kenevir bitkisinin odunsu kısmından elde edilen liflerle geliştirildi. HempBoard, alternatif hammadde kaynaklarının değerlendirilmesine imkân tanırken, atık miktarını azaltmaya ve hammadde tedarikinde çeşitliliğe katkı sunuyor. Firmamızın sürdürülebilirlik odaklı ürün portföyünü genişleten bu inovatif panel, özellikle çevre dostu yapı malzemeleri alanındaki küresel talebe yanıt vererek şirketimizin rekabet gücünü artırıyor.
Dr. Emre Ilıcalı: Bu tür inovatif ürünlerin son kullanıcıyla veya tasarımcılarla, karar vericilerle buluşması her zaman çok kolay olmuyor ülkemizde. Aslında bazen ürünler orada bulunuyor ama bazı alışkanlıklardan ötürü pek tercih edilmeyebiliyorlar. Günün sonunda böylesine inovatif ürünlerin iyi anlatılması da lazım belli bir ilginin ortaya çıkması için. Sizin bu ürünlere ilgi ne düzeyde? Sektörde nasıl bir farkındalık oluştu?
Nurullah Binay: Özellikle PureBoard aldığı ödüllerle, fuarlarda yaptığımız çalışmalarla mobilya üreticileri veya iç mekan tasarımcıları tarafından ciddi ilgi görüyor. Yani bu ödüller de aslında ilginin yansıması diyebilirim.
Dr. Emre Ilıcalı: Nasıl bir fiyatlandırma politikası güdüyorsunuz?
Nurullah Binay: Ekonomik bir rakamda olması için uğraşıyoruz. Yani malum biyobazlı kaynaklar sınırlı. Yani bunların kaynağa ulaşım ve lojistik maliyetleri diğer konvansiyonel kimyasallara göre daha yüksek. Ve tabii ki geliştirme aşamasında ciddi Ar-Ge maliyeti var. İlerleyen dönemde kaynakların izin verdiği ölçüde maliyet optimizasyonlarının makul noktaya geleceğini düşünüyoruz.
Dr. Emre Ilıcalı: Ben de özellikle Yeşil Binalarla yoğun çalışan biri olarak bu tip biyobazlı, özellikle ahşap ürünlerde biraz geç kalındığı kanaatindeyim. Birçok malzemede inovatif yaklaşımlar gördük ama ahşapta biraz geç kalındığına şahit olduk. PureBoard da bu açığı kapatan önemli bir ürün olmuş...
Nurullah Binay: Burada ilaveten, söylediğimize katkı vermek amacıyla şunu söyleyebilirim... Ağaç bazlı panel üreticileri olarak biz geleneksel sektörlere, mesela ağırlıklı olarak mobilya üreticilerine üretim yapıyoruz. Bu sektörlerde bu tarz inovatif şeyler aslında çok olmuyor. Pazar talep etmediği için şirketlerin vizyoner davranması, özellikle üst yönetimin yakın takibi ve eforu gerekiyor. Kastamonu Entegre bu konuda rakiplerinden ayrışan bir firma.
Dr. Emre Ilıcalı: Bu tür sektörlerde güçlü oyuncuların inovatif yaklaşım sergilemesi şart. En azından Türkiye’de, dediğiniz gibi pazardan bir talebi beklemek konuyu çok geciktiriyor. Bir de maalesef ülkemizde statükocu bir zihniyet hakim. Hep aynı şeyi yapma eğilimi çok yüksek. O anlamda yeni nesil ürünlerin belki birazcık daha anlatılması gerekiyor. Viessmann’a geçelim... Mevlana Bey, siz Energydense’te nasıl bir farklılık sundunuz?
Mevlana Balçık: Öncelikle ürünün hikayesini anlatmak isterim. Energydense Duvar Tipi Yoğuşmalı Kazan ürünümüz aslında Almanya’da geliştirildi ve Türkiye’de satmaya devam ettiğimiz bir ürün. Ama bunun dışında hem fiyattan dolayı hem de Türkiye’deki şartlara göre bir ürüne ihtiyaç bulunuyordu. Bu durumu genel merkeze bildirmemin akabinde genel merkezimizden bir onay aldık. Viessmann Türkiye olarak ciddi bir çaba sarf ettikten sonra bu ürünü geliştirdik. Ben aslında Almanya kökenliyim fakat 11 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Dolayısıyla Almanlardan alışık olduğum disiplinli çalışma ortamı ile Türklerin inovatif, proaktif, esnek ve çabuk uyum sağlayan özelliklerini birleştirerek güzel bir proje gerçekleştirdik. Hızlı ve çevik bir şekilde ürünü tasarladık. Ürün tasarımı Viessmann Türkiye’ye ait. Benzer ürünler tabii ki benzer özelliklere, benzer teknik performanslara sahiptir. Ama bu ürünün en inovatif yanı Türkiye’de bir ekibin bunu kendi başına geliştirip, kendi başına satışa sokup ve ülke şartlarında uygun bir fiyata getirip, daha önce Almanya’ya getirdiğimiz üründen yüzde 20 daha ucuz fiyata mal etmek oldu. Tasarımı, testleri, ilk üretimi ve denetlemesi bize ait. Ürünü Türkiye’de satmaya başladıktan sonra maalesef Kahramanmaraş depremi meydana geldi. O depremin ardından ihtiyaç olan Adıyaman’daki yeni konut projelerinden birine 800 adet bu üründen verdik. O yüzden bu projede ürünün yer almasından ve böyle bir ödüle layık görülmesinden gurur duyuyoruz.
Avrupa’da kanıtlanmış, Türkiye’de 2018’den beri zorunlu olan bir teknolojiden bahsediyoruz. Yoğuşma teknolojisi... Bu ürünlerde verimlilik %109’a kadar çıkabilir. Bunun dışında bu ürünün kaskat özelliği var. 8, 20 veya 64’e kadar çıkarılıyor. Türkiye’de yoğun şantiyeler ve büyük kazan daireleri var. Yani Almanya’dan bir misafir getirdiğimiz zaman devasa projeler görünce şaşırıyorlar. Çünkü Almanya’da, Türkiye ile kıyaslandığında çok daha küçük binalar var. Büyük projelerde de kullanılan bu ürünlerin sürdürebilirliği önemli. En önem verdiğimiz unsur cihazlarımızın paslanmaz çelik olması. Çünkü ilk 2 yılki katalog değerlerini değil 10 yıl sonra da, gerekli bakımlar yapıldığı takdirde o değerlerin geçerli olmasını istiyoruz. Çünkü bazı ürünlerde bu verim oranı zamanla düşebiliyor. Biz paslanmaz çeliğe o yüzden çok odaklanıyoruz.
Dr. Emre Ilıcalı: Türkiye’de tasarlanıp geliştirilen bu ürün haricinde iklim değişikliğiyle mücadele, elektrifikasyona doğru giden bir yolda Viessmann’ın çevre dostu, sürdürülebilirliğe yönelik başka ne tür teknolojileri var?
Mevlana Balçık: 1978’de Viessmann ilk ısı pompasını çıkardı. Elektrikli ısıtma denince ilk ısı pompası akla gelir. Viessmann olarak en büyük özelliğimiz sadece bir ürün değil, hep bir sistem sunmamız. Fotovoltaikten üretilen elektrikli bir invertör sayesinde sistemde bina içinde dağıtabilir, elektrikli araç şarj istasyonu yapılabilir, o elektrik ısı pompasında ısıtma veyahut soğutma amaçlı kullanılabilir. Ve bu tamamen fotovoltaik panelden, yani güneş panelinden gelen elektrikle optimize edilmiş şekilde kullanılabilir. Batarya sistemlerinde fazladan üretilen elektriğin ihtiyaçtan fazlasını depolama fırsatı da var. Energydense’de bu sistemi hibrit olarak kullanma şansı bulunuyor. Yani elektrik amaçlı bir sistem kurgulayabilirim. Bunun ilki yatırım maliyeti yüksek. Onu 20 kW, 30 kW çapında tasarlarım ama binanın ısı yükü diyelim en soğuk kış günü, onu da Energydense ile tamamlayabilir. Yani geçiş mevsimleri tamamen elektrik; kışın en soğuk 2-3 haftası doğalgaz konvansiyonel sistemine hibrit bir çözüm olabilir.
Dr. Emre Ilıcalı: Peki ürüne ilgi ne düzeyde? Ve fiyat olarak ne mertebede? Nasıl konumlandırdınız ürünü?
Mevlana Balçık: Türkiye’nin pazar şartlarına uygun bir fiyatlandırma yaptık. Pazar payımızı yüzde 4’lerden yüzde 7, 8’lere çıkarttık Energydense sayesinde. Bu bizim için çok büyük bir başarı ve satış için büyük bir motivasyon. Çünkü bir ürün satmaya çalışıyorsunuz, fiyattan dolayı veremiyorsunuz ama ikinci bir cihazınız daha var. Ciddi anlamda satış yapabiliyorsunuz. Yani bu ürün Türkiye şartlarında fiyat-performans açısından ideal.
Dr. Emre Ilıcalı: İnovatif ve sürdürülebilir ürünlerin önündeki en büyük engellerden biri fiyatlandırmayla ilgili. Bunlar da gerek yeni regülasyonlarla gerekse iklim kriziyle mücadelenin getirmiş olduğu bazı fiyat ve maliyet harici yapılması gereken zorunluklarla aşılıyor. O yüzden önümüzdeki dönemde böyle inovatif ürünleri daha da sık göreceğiz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Nurullah Binay: Altını çizdiğiniz konu önemli. Bu tarz inovatif ürünler şu an çok kıymetli. Regülasyonlar veya sorumluluklar, zorunluluklar insanları biraz daha bu tarafa kanalize etmeli diye düşünüyorum. Çünkü hepimiz bu dünyada yaşıyoruz ve dünyaya karşı sorumluluğumuz var.
Mevlana Balçık: Tüm sektörün para kazanmak dışında çevreye daha düşük karbon ayak izi bırakma, daha çevreci ürünler geliştirme yönünde çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Dr. Emre Ilıcalı: Ben son olarak hem ödül alan firmaları hem de kazanamayan ürünleri tebrik ediyorum. Aslında kazanamayan ürünler de çok dikkat çekici, anlamlı ürünlerdi. Fakat bir oylama olduğu zaman mutlaka bir kazanan seçilmek zorunda. Ama Şantiye® Dergisi’nin bu organizasyonunda yer alan ürünler, bir ön seçimle organizasyonda yer aldıklarından adayların hepsi aslında birbirinden değerli ürünler oluyor. Önemli olan inovatif, sürdürülebilir ve çevreci yaklaşım getirmeleri. Tekrardan tebrik ediyorum.
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
5 Ağustos 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 100 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Bentley Systems / Seequent, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prefabrik Yapı / Hekim Holding, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wielton, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 2.100 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.