İşe alım uzmanları yalnızca göz kamaştırıcı adayları değil, adayların ne kadar güvenilir olduklarını da değerlendirmeliler... Belki bir mülakatta, "Bu aday harika olabilir mi?" diye sormadan önce, "Acaba neyi saklıyor?" diye düşünmek daha iyi bir fikir olabilir.
Cem Kafadar
1inşaat Danışmanlık Kurucusu / İnş. Müh. (İTÜ 1982-87)
Şöyle bir sahneyi düşünün... İş görüşmesi için bir ofisin bekleme salonundasınız. Oradaki adaylardan biri elini dizlerine koymuş, hafif hafif ayaklarını sallıyor. Yanındaki, tuttuğu kalemi bilinçsizce çevirip duruyor, bir hızlanıp bir yavaşlıyor. Onun ilerisindeki lacivert takım elbiseli, cep telefonuna bakar gibi görünse de gözleri sürekli kapının hemen ardındaki görüşme odasında. Hepsinde mülakat öncesindeki o bilindik gerginlik.
Buraya kadar alışık olduğumuz görüntüler.
Ama tam şimdi sahne değişiyor.
Pencerenin kenarında, koltuğuna adeta gömülmüş, rahat ama kendinden emin bir gülümsemeyle ortama hâkim biri oturuyor. Görüşmeyi yapacak kişi içeri girip adını okuduğunda, yerinden ağır hareketlerle kalkıyor, güçlü bir tokalaşmayla karşısındakinin gözlerine bakıyor ve kendisini tanıtmaya başlıyor. İşte o an, diğer üç aday farkında bile olmadan oyun dışı kalıyor.
Peki, neden bazı adaylar görüşmelerde diğerlerinden daha parlak görünüyor? İşe alım uzmanları neden bazen "Bu adamda bir şey var!" diyerek, sonradan "başlarına bela olacak" kişilere kapıyı açıyor?
İşin içinde iyi hazırlanmış bir CV'den fazlası var: Kendini pazarlama sanatı.
Ve bu sanatın ustaları genellikle narsistler ve psikopatlar oluyor...
Mülakat Sahnesi: Bir Manipülasyon Ustası İş Başında
İyi bir mülakatçı, adayın yeteneklerinden çok kişiliğini ve kültürel uyumunu anlamaya çalışır. Ancak burada büyük bir çelişki devreye girer: Narsist ve psikopat bireyler, başkalarının onlara ne görmek istediğini sezmekte ustadır. Mükemmel bir kostüm giyer, en doğru kelimeleri seçer ve sahneyi tek kişilik bir gösteriye çevirirler.
Değerlendirmeyi yapacak kişi, kendine güvenli, karizmatik, enerji saçan ve "liderlik ışığıyla parlayan" biriyle karşılaştığını düşünür. Oysa perde arkasında başka bir gerçek saklıdır: Bu kişiler, duygusal manipülasyonun zirvesine ulaşmışlardır. Göz temasları mükemmeldir, ses tonları otoriter ama sıcak, beden dilleri açık ama tehditkâr değildir. Hatta kişisel bir anekdot paylaşarak görüşmecinin bilinçaltına küçük bir çengel atarlar: "Biliyor musunuz, ben de küçükken sizin gibi mühendis olmayı düşünmüştüm ama sonra finans beni cezbetti!"
Görüşmeci, kendine yakın hissettiği bu adaya içgüdüsel olarak ısınıverir. Bir noktada fark etmeden kendini "Bu adam harika olabilir mi?" diye düşünürken bulur.
Narsistler: Aynada Kendine Aşık Olan Tanrıçalar ve Tanrılar
Narsistlerin mülakatlardaki başarısı, kendilerine olan sarsılmaz inançlarından gelir.
Gerçekten o koltuğa en uygun kişinin kendileri olduğuna inanırlar ve bu inanç, bulaşıcıdır. Yetkinliklerini anlatırken aşırı övgüye kaçarlar ama bunu o kadar büyüleyici bir şekilde yaparlar ki, dinleyen kişi bile bu abartıya kapılabilir.
Narsist adaylar, mülakat sorularını sanki bir TED konuşması yapıyormuş gibi yanıtlar. Bir başarısızlık hikayesi mi anlatması gerekiyor? Onu öyle bir süsler ki, başarısızlık değil, ilham verici bir dönüşüm hikayesine dönüşür. Örneğin: "Evet, ilk işimde büyük bir hata yaptım. Fakat bu hata beni daha büyük sorumluluklar almaya itti ve sonunda şirketin en genç yöneticisi oldum."
Gerçek?..
Genellikle bir dizi abartı ve çarpıtmadır.
Ama mülakat masasının diğer tarafındaki kişi, bu hikâyenin cazibesine kapılmaktan kendini alamaz.
Psikopatlar: Soğukkanlı Stratejistler
Narsistlerin aksine, psikopatlar ise empatiyi yalnızca bir araç olarak kullanırlar.
Bir psikopat adayın mülakat sırasında heyecanlandığını, endişelendiğini ya da tereddüt ettiğini göremezsiniz. Onlar için mülakat, bir satranç maçı gibidir. Önceden plan yaparlar, soruları tahmin ederler ve görüşmecinin zayıf noktalarını tespit etmek için jestlerini, mimiklerini analiz ederler.
Psikopatlar mülakatları yalnızca geçmek için değil, kazandıkları oyunun tadını çıkarmak için de yaparlar. Şirketin ihtiyaçlarını anlar ve tam da o ihtiyaçları karşılayan kişiymiş gibi davranırlar. Etik değerlerden, ekip çalışmasının öneminden bahsederler ama aslında tek düşündükleri şey, kendi kazanımlarıdır.
İnsan Kaynaklarının En Büyük Açmazı
Şirketler neden bu tuzağa düşüyor? Çünkü işe alım süreçleri hâlâ adayların öznel performanslarına fazla bel bağlıyor. Karizmatik, özgüvenli ve enerjik bir aday, daha sessiz ama yetkin bir adayın önüne geçebiliyor. CV'ler kadar psikolojik profillerin de incelendiği, referansların derinlemesine araştırıldığı işe alım sistemleri olmadan bu durum maalesef devam edecek gibi.
Bir narsist ya da psikopat aday mülakatta parladığında, genellikle uzun vadede takım içindeki uyumu bozuyor. İlk birkaç ay herkes bu harika işe alımın tadını çıkarıyor. Sonra maskeler düşmeye başlıyor. Övgüler yerini manipülasyona; enerji, yerini baskıya bırakıyor.
Mülakatların Sahte Parıltısından Kaçış Yolu
Peki, şirketler bu illüzyona kapılmamak için ne yapabilir?
Öncelikle, işe alım uzmanları yalnızca göz kamaştırıcı adayları değil, özünde ne kadar güvenilir olduklarını da değerlendirmeliler. Çalışanların psikolojik dayanıklılığı, etik duruşları ve takım içinde uyum sağlamadaki yeteneklerini daha fazla incelenmeliler.
İkinci olarak, şirket kültürü narsist ve psikopat bireyleri ödüllendiren bir yapıda olmamalı. Eğer şirketiniz sürekli en agresif, en iddialı, en gösterişli insanları terfi ettiriyorsa, bilin ki bu kişiler kapınızı çalmaya devam edecektir.
Son olarak, görkemli sunumlar değil, adayın kriz anlarındaki refleksleri test edilmelidir. Aday, beklenmedik bir durumla karşı karşıya bırakılmalı, stres testleri uygulanmalı ve önceki ekip arkadaşlarının görüşleri alınmalıdır.
Sonuç: "Parlayan Her Şey Altın Değildir"
Bir mülakatta parlayan herkes gerçekten o kadar değerli midir; yoksa bazıları yalnızca sahneyi mi iyi kullanıyor?
Belki de bir dahaki mülakatta, "Bu aday harika olabilir mi?" diye sormadan önce, "Acaba neyi saklıyor?" diye düşünmek daha iyi bir fikir olabilir.
Sonuçta, gerçek liderler ışıklarını başkalarına yansıtarak güçlendirir, yalnızca kendi ışıltılarıyla değil.
ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
10 Mart 2025
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wilo, Winsa, XCMG ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.