Birçok üstün teknik özelliğe sahip Türkiye’nin ilk sertifikalı müstakil Pasif Ev’i OKKA EVİ, mal sahiplerinin "Türkiye’nin lokomotifi(!)" inşaat sektörünün bazı yetersizliklerinden binanın inşaatını bire bir üstlenmiş olmaları açısından da oldukça ayırt edici bir özelliğe sahip. “Mutlu Son”a ulaşırken zaman zaman sektörün “karanlık yönüyle” yüzleşen Okka çifti “macera”, “mücadele”, “şaşkınlık” ve “yorgunlukla” geçen yaklaşık üç yıllık inşa sürecini Şantiye® okurları için özetlediler... Umarız sektör de süreçten bazı dersler alır...
Mal Sahibi: Berivan Okka ve Halil Okka
Yer: Adapazarı, Geyve, İlimbey Köyü
Mimar ve Sertifikalı PH Tasarımcısı: Kumsal Çakır
Mühendislik Hizmetleri: Enar Mühendislik ve Sefer Mühendislik
Enerji Danışmanı: Özgür Kaan Alioğlu
PH Sertifikalandırıcı: Stefan Pallantzas (Hellenic Passivhaus Ins.)
İnşaat Yönetimi & Müteahhit: Berivan Okka ve Halil Okka
Dış Duvar U-değeri: 0.135 W/m²K
Bodrum Katı Döşeme U-değeri: 0.286 W/m²K
Birinci Kat Döşeme U-değeri: 0.105 W/m²K
Çatı U-değeri: 0.144 W/m²K
Pencere Türü: 84 mm PVC
Uf: 0.97 W/m²K
Uw: PHPP’de 0.76 ile 0.90 W/(m²K) arasında değer aralığı
Ug: 0.66 W/m²K
G-değeri: 0.37
Hava Testi (n50): 0.33 ACH
Isı Geri Kazanım Ünitesi Verimliliği: %84
PHPP Alan Isıtması: 9 kWh/m²/yıl
PHPP Alan Soğutması: 12 kWh/m²/yıl
PHPP Birincil Enerji Talebi: 27 kWh/m²/yıl
Sakarya’nın Geyve ilçesine bağlı İlimbey Köyü’nde hayata geçirilen Okka Evi, geçtiğimiz aylarda Pasif Ev sertifikası alarak Türkiye’nin ilk sertifikalı müstakil Pasif Ev’i olmuştu. Birçok ayırt edici teknik özelliğe sahip Okka Evi, mal sahiplerinin (Berivan Okka ve Halil Okka) şantiyede binanın inşaatını bire bir üstlenmiş olmaları açısından da oldukça farklı bir karaktere sahip...
Berivan Okka, Marmara Üniversitesi Biyoloji; Halil Okka ise yine aynı okulun Fizik bölümünden mezun. İkisi de aslında üniversite hayatları başlayana kadar şehir hayatından biraz daha uzak, doğal ve kırsal ortamlarda büyümüşler. Üniversite eğitimleri ile alışmaya ve bir nebze sevmeye başladıkları şehir hayatının bir süre sonra kendilerini yorduğunu düşünüp, “şehir konforundan uzaklaşmadan” kırsal dünyanın da avantajlarını aynı potada eritip yeni, ekolojik, kendi gıdalarını üretebilecekleri bir dünya kurma hayalinin peşine düşmüşler... Kendi firmalarında yazılım işi yapan çift, mesleklerinin uzaktan çalışma gibi bazı olumlu yönlerinden de cesaret alıp, bu hayali gerçeğe dönüştürmek için ilk adımları atmış ve “mutlu son”a ulaşmışlar...
Ama tabii bu hoşnut eden sona ulaşmak çok da kolay olmamış... Biraz “çaresizlikten” işin müteahhitliğini üstlenmişler, bazı uygulamaları kendileri yapmak zorunda kalmışlar ve zaman zaman trajik boyutlara ulaşan inşaat sektörünün “karanlık yönüyle” yüzleşmişler. Yani macera, mücadele, şaşkınlık, yorgunlukla geçen yaklaşık üç yıllık bir süreç...
Çiftin, projeyi hayata geçirirken, yapım aşamalarını tümüyle kayıt altına almaları da bu Pasif Ev’i özel kılan unsurlardan biri olmuş. Tasarım, inşaat, işletme süreçleri ile ilgili verilerin düzenli olarak paylaşılması, ayrıca enerji tüketimi, gıda ve sürdürülebilirlik konularında deneyim ve bilgilerin kamuoyuna aktarılmasını da önemseyen Okka çifti ile gerçekleştirdiğimiz röportajda akılda kalanları ve yaşanan bu özel tecrübeyi kendi anlatımlarıyla paylaşmak istedik... İşte Okka çiftinin yaşadığı benzersiz sayılabilecek tecrübeden bazı paragraflar...
Kırsalda; ama modern bir binanın konforundan ödün vermeden...
“İzmit’te bir çiftlikte büyüdüm (Berivan Okka); doğayla hep yoğun bir bağım vardı. Üniversite için İstanbul’a geldikten sonra doğaya olan özlemim arttı. Şu an yazılım sektöründe proje yöneticisi olarak çalışıyorum. Permakültür, kişileştirilmiş gıda gibi konularla yakından ilgileniyorum...”
“Ben de (Halil Okka) Denizli’de çam ormanlarıyla çevrili bir yerde büyüdüm. Ormanın içinde olmak en büyük tutkularımdan biri. Berivan ile birlikte kurduğumuz yazılım şirketinde web yazılım geliştiricisi olarak çalışıyorum. Yazılım teknolojileri, blockchain ve füturistik konularıyla yakından ilgileniyorum. Pandemiden sonra uzaktan çalışma, yazılım sektöründe oldukça kabullenilmiş durumda. Biz de bunu fırsat bilerek kırsalda yaşamaya karar verdik. İlgi alanlarımıza uygun sürdürülebilir bir yaşam alanı oluşturmak, bu ev için bizi güdüleyen en önemli unsurdu. Amacımız, doğayla iç içe hissettiren, minimalist, ancak işlevsel bir tasarım gerçekleştirmekti. Öncelikli kaygılarımız, şehir yaşamına eşdeğer bir konfor seviyesine ulaşmak, kırsal koşullarda dayanıklılığı sağlamak ve enerji verimliliği ile sürdürülebilirliği önceliklendirmekti. Üniversite hayatımıza kadar yaşadığımız kırsalın zorluklarını ve sonrasındaki şehir hayatının konforunu yakından bildiğimizden, yaşantımızın ikisinin arası bir noktada olmasını arzu ediyorduk. Yani kırsalda ama şehir hayatının, modern bir binanın konforundan da çok ödün vermeyen bir hayat... Bu, hassas olduğumuz bir konuydu. İkisi arasındaki dengeye odaklanmıştık...”
Kerpici yapı malzemesi olarak kullanabilecek usta yoktu
“O süreçte permakültürle tanıştık ve eğitimini aldık. Tarım konusunda yeni bir yaklaşım; yani herhangi bir kimyasal kullanmadan, bitkilerin birbirleriyle olan ilişkilerini kullanarak dengeye dayalı bir tarım yapma yöntemi. Avrupa’da çok yaygın ve Türkiye’de de yavaş yavaş yayılıyor. Konu ilgimizi çektikçe permakültür alan tasarımını baz alarak İlimbey’de 2000 metrekarelik, tüm gıda ihtiyacımızı karşılayabilecek büyüklükte bir arsa satın aldık ve araziye bir ev yapma fikrini hayata geçirmeye başladık... İlk başta ahşap, taş ve kerpiç gibi geleneksel, doğal malzemelerin kullanıldığı ekolojik bir ev yapma hayalimiz vardı. Fakat araştırdıkça bu işin hiç kolay olmadığını fark ettik. Mesela bölge eskilerden kalma, ağırlıklı kerpiç yapı olan bir yer. Ama günümüzde kerpici bir yapı malzemesi olarak kullanabilecek yapı ustası yoktu. Ayrıca deprem bölgesi olduğundan yığma yapıya da izin verilmiyordu. Betonarme seçeneği dışında pek bir alternatifimiz kalmamıştı. Bu kapsamda betonarme bir yapıda ekolojinin nasıl sağlanabileceği yönünde araştırmalar yaparken ‘Yeşil Bina’ kavramıyla tanıştık. Fakat o konsept biraz daha büyük ölçekli, profesyonel kullanımlı binalara odaklandığından bize pek uygun gelmedi. Amortisman süresi de uzundu. Bu süreçte karşımıza çıkan ve enerji ile konfora odaklanan ‘Pasif Ev’ konseptinin ise kendi anlayışımıza ve imkanlarımıza daha uygun olduğunu gördük. Enerji tüketiminde etkin bir bina yapmak, binanın yaşam döngüsünde dış kaynaklara hiç bağlı kalmadan sürdürmek ve konseptin bilimsel yöntemleri çok hoşumuza gitmişti...”
Pasif Ev Kavramı
“Pasif Ev konsepti, Almanya’da bulunan Passive House Institute tarafından standartları belirlenen bir bina konsepti... Net Sınıf Enerji Bina olarak tanımlanan konseptte yıl içinde tüketilen enerjinin yenilenebilir kaynaklardan üretilmesi hedefleniyor. Öncelikli hedef ise enerji tüketimini azaltmak. Bir binanın Pasif Ev olabilmesi için yerine getirmesi gereken bazı şartlar var. Mesela ‘hava sızdırmaz bir kabuk’... Bina kabuğunun 50 Pascal basınç altında 0,6/saat değerinin altında hava sızdırmaz olması gerekiyor. Yani yüksek performanslı pencere ve kapılar kullanılması şart. Pencereler için U değerinin 0,9’un altında olması gerekiyor. Beş yıllık iklim verilerine göre hesaplanmış yüksek bir yalıtıma sahip olunması da oldukça önemli. Bina kabuğunda hedeflenen ısı yalıtım U değeri ise 0,15 W/(m²K). Binanın ısı yükünün m² başına yıllık 15 W altında olması gerekiyor. Ayrıca binanın yıl içinde 60 kWh/(m²a) daha az primer enerji kullanıyor olması şartı da var... Sertifika için Passive House Institute ile çalışılması gerekiyor. Pasif Ev Planlama Paketi (PHPP) adında yayınlanan programa, aday binanın tüm değerleri giriliyor. Tasarım aşamasında ve bina bittikten sonra gerekli şartların sağlanıp sağlanmadığı ölçüldükten sonra sertifika alınabiliyor. Sertifika alan projeleri ise Passive House Database’den tüm ayrıntılarıyla görmek mümkün...”
İnşaat sektörünün biraz tutarsız olduğunu anlamaya başlamıştık
“Adım adım ilerleyip, uygulama aşamasına gelince Türkiye’de bu konuda çok da uzman kişinin olmadığını gördük. Ülkede normal sertifikalı bir Pasif Ev bulunmadığını anlayınca da şaşırmıştık. Diğer bir şaşkınlık yaşadığımız konu ise, üzerinde çalıştığımız ve ayrıntılandırdığımız evin projesi için fiyat teklifi istediğimiz mimarlardan çok geniş bir skalada fiyat tekliflerinin gelmesiydi. Arada çok çok ciddi rakamsal farklar olmasına bir anlam verememiştik. Kafamızın karıştığı, açıkçası sektörün biraz tutarsız olduğunu anlamaya başladığımız bir süreçti. Konuyla ilgili kaynak yaratmaya karar verdiğimiz bir sürece de girmiştik. Projenin başından beri yazılı ve görsel doküman oluşturma çabamızın altında bu yatıyordu. İçinde bulunduğumuz yazılım sektöründe işler daha şeffaf ve paylaşımcı ilerler. Fakat inşaat sektöründe anladık ki işler biraz daha farklı yürüyor. İstediğimiz tekliflerde ayrıntıları görememek de bize tuhaf gelmişti. Ayrıntıların, anlaşmadan sonra verilmesi ilginçti. Ne olduğu net olmayan, ayrıntılardan yoksun bir dokümana imza atılması isteniyordu...”
“Bu süreçte mimar ve sertifikalı Pasif Ev tasarımcısı Kumsal (Çakır) Hanım ile çalışmaya karar verdik. İzmir’de bir Pasif Ev projesi yürütüyordu. Tecrübesi vardı. Üzerinde çalıştığımız konsepti birlikte geliştirdik. Ardından tabii Pasif Evlerde mimari tasarımla birlikte mekanik tesisat ve enerji ile iç hava kalitesi de oldukça önemli başlıklar olduğundan Özgür (Kaan Alioğlu) Bey ile de yollarımız kesişti ve bize enerji konusunda faydalı bir yol gösterici oldu...”
Müteahhitliğe kendimiz soyunmamız gerekti
“Mimari tasarım tamamlanıp, tüm yasal işlemler de yoluna sokulduktan sonra iş, projenin hayata geçirilmesi için müteahhit bulmaya gelmişti. Fakat ilginçtir ki, Pasif Ev yapabilecek, bu işe kafa yorabilecek, hava sızdırmazlık testinden geçebilecek değerlere sahip uygulamaları kotarabilecek uygun bir müteahhit bulamıyorduk. Bulduğumuz bir ikisi de inanılmaz rakamlar telaffuz ediyorlardı veya işi başka taşeronlara devrederek süreç içinde farklı sorunlar yaşamamıza neden olacak bir yöntem öneriyorlardı. Biz çok paramız olduğu için Pasif Ev yapmıyorduk ki, amacımız zaten tasarruftu; ama bu iş için talep edilen rakamlar lüks konutlara verilen tekliflerden daha fazlaydı. Sonuç itibariyle işin hem normal bir bütçede hem de sağlıklı yürüyebilmesi için müteahhitliğe de kendimiz soyunmamız gerektiğini anlamıştık. Fakat şunu da söylemek gerekir ki, bütçe yüksek bile olsa işin sağlıklı yürüyeceğine kanaat getirseydik belki yine de bir müteahhitle anlaşabilirdik. Aslında en başta bir müteahhitle anlaşmıştık. Fakat biz hiç işi bilmeyen birileri olarak bile şantiyeye geldiğimizde bir sürü problem olduğunu ve tedarik edilen ürünlerin fiyatlarının yüksek ama performanslarının arzu edilenden az olduğunu görebiliyorduk. Fakat en son, teslim alınan ve katlara çıkarılan tuğlanın ölçüsünün yanlış olduğu anlaşılınca o müteahhitle yolları ayırmak ve işi doğrudan üstlenmek durumunda kalmıştık. Böylesine basit bir işin bile ciddiyetten uzak yapıldığını görmek bizi oldukça şaşırtmıştı...”
Evi, manzarayı maksimize etmek ve gün ışığını almak için arazinin en üstüne yerleştirdik
“Deprem bölgesine en uygun inşaat yöntemini kullanarak sertifikalı bir Pasif Ev inşa etmeyi hedefliyorduk. İki katlı bir proje tasarladık; kiriş ve radye temelli, betonarme taşıyıcı sistem, tuğla duvarlar ve teraslı bir çatı ile... 2157 metrekarelik arsa üzerinde 280 metrekarelik kullanım alanı (net alan 215 m2) olan projeye 15 Mayıs 2022’de başladık, 10 Nisan 2024’te bitirdik. Bina, güney eksenine göre konumlandırılmış olup, ana giriş doğu tarafında, arka bahçe ise kuzey tarafında. Evi, manzarayı maksimize etmek ve gün boyunca güneş ışığını kolayca almak için arazinin en üstüne yerleştirdik. Zemin kat, bir giriş holü, bir vestiyer ve depolama alanı ile başlıyor. Evin en büyük alanı, galeri alanı bulunan açık konsept bir mutfak ve oturma odası. Bu katta ayrıca bir çalışma odası, genel tuvalet, çamaşır odası ve bir mekanik oda yer alıyor. Üst katta galeriye bakan, spor ve hobiler için ayrılmış bir alan bulunuyor. Ayrıca, bir giyinme odası ve banyosu olan bir ebeveyn yatak odası ile banyolu bir misafir yatak odası da bu katta...”
Temel ve taşıyıcı sistem proje için kritik bir öneme sahipti
“İnşaat alanı yüksek sismik bir bölgede bulunduğundan, temel ve taşıyıcı sistem proje için kritik bir öneme sahipti. 30 cm kalınlığında ve 90 cm kirişli bir radye temel uyguladık. 90 cm temel çukurlarını doldurmak için farklı bir yaklaşım kullandık. Yalıtım, sıkıştırma ve inorganik malzeme dikkate alınarak, temeli yanmış külle doldurduk. Bu kül dolguyu kireçle kapladık. Beton şerbeti, kireç ve kül karışımının yalıtım sağlayan bir katman oluşturduğunu okumuştuk. Bu kombinasyon, inorganik yapısı nedeniyle haşere üremesini ve yuva yapmasını olumsuz etkiliyor. Külün doğal sıkıştırması, temel oturmasını engellemeye yardımcı oluyor. Bu faydalardan yararlanmak için normalde çöpe atılacak olan yanmış külü yerel fabrikalardan topladık ve sahaya getirdik...”
16 cm kalınlığında ısı yalıtımı uygulandı
“İç mekanlarda, minimal bir tasarım endişesi nedeniyle 30 cm kiriş ve kolon çıkıntılarını önlemek için dış duvarları 30 cm kalınlıkta uyguladık. Temel ve yer altındaki açıkta kalan beton alanlar önce tel fırçalar ve basınçlı su kullanılarak temizlendi. Donatı uçları anti-korozyon ürünle kaplandı. Beton yüzeylere bitümlü sıvı membran uygulandı. Temel ısıl yalıtımı için yüksek yoğunluklu XPS kullanıldı. PHPP hesaplamaları 16 cm kalınlık öngörüyordu, ancak piyasada mevcut en kalın ürün 10 cm idi. Bu nedenle, iki katman halinde 8 cm kalınlıkta olanları uyguladık. XPS yalıtımından sonra bir drenaj sistemi kuruldu ve dolgular sırasında hasarı önlemek için tüm yüzeyler drenaj levhaları ile kaplandı...”
“Dış duvar, 0.45 W/(mK) ısıl iletkenlikte 30 cm kalınlığında tuğlalarla inşa edildi. Üzerine 15 mm kalınlığında su geçirmez harç tabakası uygulandı ve ardından 0.030 W/(mK) ısıl iletkenliğe sahip yüksek yoğunluklu EPS uygulandı. Yalıtım, tüm cephelerde sürekliliği koruyacak şekilde yerleştirildi ve döşeme ile duvar ve çatı arasındaki birleşim yerlerinde termal köprüler ortadan kaldırıldı. Dış katmanın son kaplama tabakası, su buharına geçirgen ve darbeye dayanıklı üç katmanlı esnek mineral sıva ile yapıldı. İç kaplama tabakası ise hava geçirmez ve su buharını geçiren 20 mm kalınlığında sıva. Son olarak, tüm dış yüzey, hava geçirmez dış cephe boyasıyla boyandı...”
Çatı...
“Çatı, 15 cm kalınlığında boşluklu plak ve sıkıştırma tabakasından oluşuyor; yani eğim için ince bir beton tabakası üzerine PVC su yalıtım katmanı ve son olarak geotekstil koruma mevcut. Bu katmanın üstüne ısıl iletkenliği 0.038 W/m²K olan üçlü ekstrüde polistiren rijit levhalardan (XPS) 100 + 100 + 50 mm kalınlığında bir termal yalıtım tabakası üzerine geotekstil koruma ve en üstte de koruma betonu ile yüzey darbelerini önlemek adına yüzey sertleştirici uygulanan bir son katman da var. Tüm birleşim noktalarında, tuğlalarla plakanın birleşiminde çift taraflı yapışkanlı hava sızdırmaz sıvı membran uygulandı...”
Zemin ve döşeme
“Zemin tabakası döşeme yalıtımı için ilk olarak dolgu yapıldı, ardından koruyucu beton döküldü. Daha sonra, ısı iletkenliği 0.038 W/m²K olan 10 cm kalınlığında XPS tabakası uygulandı. Ardından geotekstil malzeme serildi, şap döküldü ve son olarak mikro beton zemin işlemi uygulandı...”
Pencereler ve camlar...
“Pencerelerde doğrama olarak enerji verimli PVC seçildi. Tüm pencere ve kapılar, kontrolsüz hava sızıntısını önleyecek şekilde yalıtıldı. Camlar, argon gazı ile doldurulmuş üçlü camlar...”
Pencerelerde hava sızdırmazlığı sağlamak için yüksek performanslı ürünler kullanıldı
“Hava geçirmezlik oldukça önemli bir unsur... Pencerelerde hava sızdırmazlığın sağlanması için yüksek performanslı, Passivhaus sertifikalı doğrama, 84 mm kesit profil ve 7 odacıklı olarak monte edildi. Pencere montajında termal köprüleri tamamen ortadan kaldırmak için ahşap kör kasa sistemleri oluşturuldu. Öncelikle, çerçeveler, ağırlığı minimize edecek şekilde tasarlanmış özel galvanizli çelik plakalar kullanılarak iç tuğlalara sabitlendi. Çerçevelerin altına ahşap bloklar yerleştirilerek ağırlık dengelendi. Ahşap çerçeveler, dış kısma galvanizli çelik L şeklinde braketlerle sabitlendi. Duvar ve ahşap çerçeve arasına hava geçirmezlik sağlamak amacıyla hava geçirmez sızdırmazlık bandı kullanıldı. Ahşap çerçeve ile profil arasındaki sızdırmazlığı sağlamak içinse şişen bant kullanıldı. İçeride görünen bantlar sıvayla kapandı. Dış yüzeydeki ahşap çerçeve profil bağlantısı, EPS yalıtım üzerine 2 cm boşluk bırakılarak yerleştirildi...”
Pencere profili seçerken...
“Pasif bir evde pencere profili seçiminin önemli konulardan biri olduğuna şahit olduk... Özellikle seçim yapılırken dikkate alınması gereken birkaç faktör var. İlk olarak ‘Isı Yalıtımı’... Pasif Evlerde, pencere profillerinin yüksek bir ısı yalıtım performansı göstermesi çok önemli. Bu, evin enerji verimliliğini artırıyor ve ısı kaybını minimize ediyor. İkinci olarak ‘Hava Sızdırmazlığı’... Pencere profillerinin hava sızdırmazlığı da oldukça önemli. Sızıntıların önlenmesi, evin enerji verimliliğini artırıyor ve konfor seviyesini yükseltiyor. Pencere profillerinin bakımı da önemli. Bakım gerektirmeyen ve dayanıklı malzemeler seçmek, uzun vadeli tasarruf sağlayabilir. Son olarak, pencere profillerinin evin görünümüne uygun olması da şart. Farklı malzemelerin farklı görünümleri olduğundan, evin tasarımı ile uyumlu bir profil seçilmeli. Genel olarak, PVC ve alüminyum pencere profilleri pasif evler için uygun malzemeler. PVC profiller, yüksek ısı yalıtımı ve hava sızdırmazlığı sağlıyorlar ve düşük bakım gerektiriyorlar. Alüminyum profiller ise daha dayanıklı ve genellikle daha fazla güvenlik sağlıyorlar ancak PVC profillerden daha az ısı yalıtımı performansı gösteriyorlar. Bu nedenle profil seçerken bu faktörleri dikkate alarak karar verilmesi gerekiyor...”
Pencere montajında şişen bant oldukça avantaj sağlıyor
“Pasif Evlerde pencere montajında şişen bant kullanımı da oldukça fazla avantaj sağlıyor. Bu tür bantlar, pencere montajı işlemi sırasında, pencere ile kör kasası arasında yer alan boşlukları doldurmak ve böylece daha iyi bir yalıtım sağlamak için kullanılıyor. Ayrıca, bantlar, pencere çerçevesinin montajı sırasında da kullanılabiliyor; böylece pencere çerçevesi kör kasaya daha iyi bir şekilde sabitleniyor. Pencere montajı için şişen bant kullanımı ayrıca daha hızlı ve daha kolay bir montaj süreci sağlıyor. Bant, pencere çerçevesinin kör kasaya yerleştirilmesi sırasında uygulanıyor ve daha sonra pencere çerçevesinin sabitlenmesine izin vermek için sıkıştırılıyor. Bu, pencere montajının daha hızlı bir şekilde yapılmasına ve aynı zamanda daha iyi bir yalıtım sağlamasına olanak tanıyor. Şişen bantların rüzgar ve yağmur ile olan performansı, bandın kalitesine, doğru uygulama yöntemine ve çevre koşullarına bağlı...”
Dış ve iç duvar sızdırmazlığı
“Hava geçirmez kabuk, zemin katındaki kesintisiz beton levha (bodrumsuz) tarafından oluşturuldu. Duvarlar, tuğlalar üzerine uygulanan, sürekli bir iç (2 mm) ve dış (2 mm) ıslak kaba sıva tabakasından oluşuyor. Ardından 2 mm düzeltici sıva ve son olarak 2 mm çimento bazlı macun sıvası uygulandı. Son olarak üzerine boya uygulandı. Bunun dışında, tavanla tuğla birleşiminde hava geçirmez sıvı membran kullanıldı ve ardından tüm yüzey boyandı...”
Havalandırma
“Çift amaçlı manifold kutuları/susturucular, ana üniteden yatak odalarına ve oturma alanlarına altı besleme portuna, mutfak ve banyolara ise altı tahliye portuna kanal dağıtımı ile kullanıldı. Havalandırma, yüzde 84 ısı geri kazanım verimliliği ve 0.28 Wh/m3 elektrik verimliliği olan bir ünite kullanılarak sağlandı. Gelen havayı temizlemek, ev içine böceklerin ve kirleticilerin girmesini önlemek için ince F7 filtre, evden çıkan hava için ise daha kaba olan G4 filtre kullanıldı. Yemek pişirme kokuları, davlumbazdaki karbon filtre ile filtrelenip, mutfağa geri dolaştırılarak, evin dışına iki havalandırma portu aracılığıyla tahliye ediliyor. Dış giriş ve çıkış portları, kirleticilerin yeniden binaya girmesini önlemek amacıyla 1,5 metre mesafede yerleştirildi. Bu portlar, ince bir filtre ağı ile böceklerden korundu...”
Isıtma ve soğutma
“Evi ısıtmak ve soğutmak için bir monoblok hava kaynaklı ısı pompası kullanıyoruz. Isı pompası tarafından hazırlanan sıcak ve soğuk su, binada 3 fan coil ile ısıtma ve soğutmayı sağlıyor. Evsel sıcak su kullanımı için 200 litrelik bir boiler mevcut. Sıcak su sağlamak için güneş kolektörleri ve ısı pompası var. Yaz aylarında, ısı pompası soğutma için soğuk su hazırlarken, güneş kolektörü kullanım için sıcak su hazırlıyor. Kış aylarında ise ısı pompası hem ısıtma hem de kullanım için sıcak su sağlıyor ve güneş kolektörü sistemi destekliyor."
Hava Sızdırmazlık Testi
“Pasif Evlerin vazgeçilmez testi olan hava sızdırmazlık testi, tüm kaçakların tespiti ve giderilmesi açısından oldukça önemli. Bu test, yapıların hava sızdırmazlığını ölçmek için 1980’lerin ortasından beri kullanılan bir yöntem. Makine üç bölümden oluşuyor: bir fan, binanın içinde ve dışında sensörleri olan gerçek ölçüm cihazı ve son olarak dizüstü bilgisayardaki kontrol yazılımı. Üfleyicinin etrafındaki takviye edici metal çerçeve, profesyonel tarafından yerinde kuruluyor ve dış kapı çerçevesine veya büyük bir pencereye yerleştiriliyor. Olası boşluklar, herhangi bir kaza sonucu hava değişimi olmaksızın hava sızdırmazlığını sağlamak için örtüyle kapatılıyor. Sensörlerle donatılmış ölçüm cihazı da kapıya monte ediliyor. Sensör sistemi, rüzgar hareketlerini kaydetmeye ve bunları gerçek zamanlı olarak işlemeye hizmet ediyor. Test başlamadan önce diğer tüm pencere ve dış kapılar kapatılıyor, bina kabuğundaki diğer açıklıklar da kapatılıyor. Baca veya duş ve lavabonun atık su bağlantısı gibi atipik hava geçişleri yapışkan bant ve filmle maskeleniyor. Fan çalışmaya başladığında, sensörler tarafından ölçülen veriler elektronik olarak analiz ediliyor ve dizüstü bilgisayarda ya da cihazın kendi üzerinde gösteriliyor. Üfleyici kapı testi, bir kez negatif basınçla ve bir kez de pozitif basınçla gerçekleştiriliyor. Binanın kendisi test sırasında her zamanki gibi kullanılabiliyor. Yazılım, bina içinde 50 Pascal’lık sabit bir basınca ulaşıldığını belirtirse, sızıntı arayışı başlıyor...”
Kabuğu, hava geçişini minimum sağlayacak şekilde yap ve binayı doğru havalandır
“Bir Pasif Evin kabuğu önemli ölçüde hava geçirmez olarak tasarlanıyor. Mekanik havalandırma sistemleri 24 saat boyunca taze, filtrelenmiş hava girişi sağlıyor ve kirli havayı dışarı atıyor; ki bu optimal iç hava kalitesini ve oturan konforunu korumak için son derece önemli. Pasif Evlerde temel prensip olarak ‘Build tight and ventilate right’ anlayışı hakim; yani bina kabuğunu hava geçişini minimum sağlayacak şekilde sıkı yap ama doğru şekilde havalandır. Havalandırma sistemleri doğru bir şekilde tasarlandığında, ancak yanlış kurulduğunda, devreye alındığında veya işletildiğinde, sistem hava sızdırır hale gelirse, verimsiz olur ve beklenenden daha fazla enerji tüketir. Özellikle ülkemizde bu tarz bir anlayışla yapılmış bina sayısının yok denecek kadar az olduğu da düşünülürse mekanik proje mühendislerinin bu konuda yeterli deneyimi olmama durumu da bu tarz problemlerle karşılaşma olasılığını artırıyor. Sürekli yalıtım ve termal köprüsüz yapı, yüksek performanslı pencereler ve kapılar, hava geçirmez zarf, enerji geri kazanımlı havalandırma, sıcak su, ışıklar ve cihazlar hepsi bir arada düşünülerek hareket edilmeli. Bir havalandırma sistemi doğru bir şekilde çalışmadığında, binanın iç hava kalitesi ve enerji performansı zarar görür. Bina giderek daha hava geçirmez hale geldikçe, taze hava girişi yapmak ve kirli iç havayı atmak daha da önemli hale gelir...”
Maliyet, lüks bir villa maliyetinden fazla değil
“2022 yılında başlayan proje için bina dışında istinat duvarları ve alan düzenlemeleri yapıldı. Evin dışında toplam alan içinde bir atölye ve garaj bulunuyor. Sadece evin yapısı dikkate alındığında, toplamda 280 m² brüt inşaat alanı var. Net kullanılabilir alan ise 220 m². Proje kapsamında, pasif bina standartlarına ulaşmak için ülkede yaygın olarak uygulanan inşaat yöntemlerinden biraz sapıldı. Bu farklılıklar maliyetleri artırdı. Evin brüt metrekare başına birim fiyatı 1.600 euro diyebiliriz. Fakat arsa ve arsada yapılan diğer harcamaları dahil edersek maliyet tabii biraz yüksek olacaktır. Bu rakamlar aslında Pasif Bina yapılmasına rağmen lüks, giydirme cepheli, dekorasyonlu bir villa maliyetinden fazla değil...”
Pasif Ev yöntemi işin içine girebilmemize imkan tanıdı
“Pasif Ev yöntemi ve özellikle yazılı-görsel dokümanı çok hoşumuza gitti, çünkü işin içine girip neyin ne olduğunu kolaylıkla anlayabiliyorduk. U değerleri veya betonla ilgili o kadar çok şey öğrendik ki... O dokümanlarda inşaatla ilgili birçok süreç oldukça doğru bir şekilde A’dan Z’ye anlatılıyor. Beton cinsi ve kalitesi, bileşenleri de üzerinde kafa yorduğumuz işlerdi. Deprem bölgesinde yer aldığımızdan minimum C25 sınıfı beton kullanmamız gerekiyordu ama biz risk almamak için C30 sınıfı beton kullandık. Çünkü, test sonuçları belli olup da eksik bir şey ortaya çıkarsa, yeniden yıkıp-yapmayı göze alamamıştık. Dolayısıyla hata payını da fazla koyarak C30 sınıfı olmasına karar vermiştik... İşin uzmanlarıyla da çalışmaya özen gösterdik. O süreçte, işini profesyonelce yapıp, sonradan bizi sıkıntıya sokmayacak bir kalıpçı ararken şansımıza, Rusya-Ukrayna savaşı dolayısıyla ülkeye dönen oldukça profesyonel, geçmişte nükleer santral projelerine görev almış bir ekiple çalışma fırsatı bulmuştuk...”
Bazı yapı malzemesi firmalarıyla oldukça uyumlu çalıştık
“Yapı malzemeleri konusunda bazı üretici firmalarla oldukça uyumlu çalıştık. Ürün özellikleri yüksek ve Pasif Ev Enstitüsü tarafından talep edilen dokümanları mevcuttu. Danışmanlık hizmeti veren, ürün Türkiye’de olmasa bile yurtdışından temin edip kullanımımıza sunan ve ürün montajları anlamında da çok faydaları dokunan, eğitim için ekip yollayan firmalara buradan bir kez daha teşekkür etmek isteriz. Mesela 20 cm kalınlığında ısı yalıtım levhası ve o kalınlığa uygun dübeller sunan firma bunlardan biriydi. Dış duvarlara 480 metrekarelik yüzey alanına mantolama yapıldı. Pencerelerdeki sertifikalı, yüksek performanslı şişen bantların tedariği konusunda da bazı sıkıntılar yaşadık. Maalesef ülkemizde böyle bir pazar ve talep olmadığından üretici firmalar da stoklarında bulundurmuyorlar. Ancak yurtdışından beş altı ay gibi belli bir süre sonra temin edilebiliyor. Bir ara öyle bir sıkıntıya girdik ki neredeyse yurtdışından bavulla getirecektik. O süreçte bir fuarda rastlantı eseri tanıştığımız bir firmanın yöneticilerinin olumlu yaklaşımıyla sorun çözülebilmişti. Sözünü ettiğim firma hem ihtiyacımız olan uygulama hem de ürün tedariği konusunda faydalı çözümler sunmuştu...”
Olabildiğince sabit pencere çerçeveleri kullanmaya çalıştık
“Binada 60 metrekarenin üstünde bir cam yüzeyi var. Üç katlı, güneş kontrolü olan camlar tercih ettik. Hareketli pencereler Pasif Evlerde sızdırmazlık açısından zaman içerisinde bazı sorunlar yaratabildiğinden olabildiğince sabit çerçeve kullanmaya çalıştık. Pencere çerçeveleri konusunda da olabildiğince hassas davrandık. Bu kapsamda mesela güneye bakan ön cephedeki doğramaların hepsi sabit. Pasif Evlerde kullanılması planlanan pencere çerçevelerinin yüksek performanslı ve sertifikalı olması öngörülüyor. PVC çerçevelerimizin oldukça hassas davranılması gereken montajı aşamasında üretici firmanın oldukça desteğini gördük. Çünkü hava sızdırmazlığı açısından en özen gösterilmesi gereken, riskler bulundukları yerler. Ürün kalitesinin bile montajdan geride kaldığı bir durum... Bizi zorlayan konulardan biri de özellikle ön cephedeki geniş yüzeyli camların tek parça olmasıydı. 380 kilogram gibi oldukça yüksek bir ağırlığa sahip camların bir de içeri alıp içeriden takılmaları gerekiyordu. Montajın zorluğunu gördükten sonra işin ciddiyetini daha iyi anlayabilmiştik...”
Hava sızdırmazlık testlerini kendimiz yaptık
“Pasif Evlerin en önemli özelliği hava sızdırmaz olmaları... Bu kapsamda sızdırmazlık testi hayati bir öneme sahip. Fakat maalesef Türkiye’de bu işi yapan yeterli sayıda firma yok; olanların da test için talep ettikleri ücret çok çok yüksek. Avrupa’da çok daha uygun rakamlara yapılan test, Türkiye’de 3 bin euro. Ve bu inşaat devam ederken durumdan emin olmak isteniyorsa yaklaşık on kez yapılması gereken bir test; ki önlemler inşaat çok da ilerlemeden alınabilsin. Fakat bizim bu rakamları ödeme şansımız pek olmadığından farklı arayışlara girmiştik. Yine o süreçte Almanya’dan bir firma kendi evimizi amatörce yaptığımıza şaşırıp, samimi bir ilgi göstermiş ve bu testi yapanların aldığı 500 euro’luk eğitimi ücretsiz vermeyi teklif etmişti. O online eğitimi aldıktan sonra ihtiyacımız olan bu test cihazını kiralarız diye düşünürken, yine Almanya’dan şans eseri bize ulaşan bir vatandaşımız söz konusu hava kaçaklarını teşhis eden cihazı ücretsiz göndermişti. Aslında bu test Almanya’da, sadece Pasif Evler için değil, istisnasız tüm ruhsat verilen evlerde zorunlu olan ve çok sıradan bir test. Bu testi biz 7-8 kez yaptık ve bu sayede bazı sızıntıları ortaya çıkararak çözüm üretmeye çalıştık. Özellikle cam kenarlarında, doğrama çevrelerindeki sorunları gidermek için sertifikalı ve yalıtımlı şişen bantlar, membranlar kullandık. Bu şekilde birçok probleme erken müdahale şansımız oldu...”
“Süreç boyunca bir Pasif Ev danışmanı uzaktan bize eşlik ederek, projenin değerlerini kontrol etti, gönderdiğimiz fotoğraflara baktı, ardından sahada kontrollerde ve incelemelerde bulundu. Projeyi bitirdiğimizdeyse gelip, testi yapıp, onayı, yani sertifikayı verdi. Bu hizmetin, yani sertifika alana kadarki sürecin maliyeti ise 2.000 euro. Test sonuçlarımız da oldukça iyi çıktı...”
Binanın hava sızdırmaz olması bizi biraz tedirgin etmişti
“Binanın hava sızdırmaz olması tabii mekanik, ısıtma-soğutma ve havalandırma sistemlerinin de özel olmasını gerektiriyor. Bina hava sızdırmaz olduğundan ilk başta mekanik sistemlerin olması ve sürekli çalışması gerektiği bizi biraz tedirgin etmişti. Fakat zaman geçtikçe bu tedirginliğimizin yersiz olduğunu anladık. Yaz ayı başında taşındığımız evde günde bir saati sabah, bir saati akşam olmak üzere 2 saat çalışan fancoil ile iç mekan sıcaklığını 25 0C’de tutabildik. Bina içindeki havanın temizliği bilimsel yöntemlerle hesaplandığı ve takip edildiği için Pasif Ev standart ve yöntemlerini oldukça takdir ediyoruz...”
Pasif Ev kuruluşlarıyla iletişim halinde olmak süreci verimli kıldı
“Tüm dünyadaki Pasif Ev dernek ve kuruluşlarıyla sürekli iletişim halinde olmak da süreci zevkli ve verimli kılan unsurlardan biriydi. Bu sayede birçok yeni şey öğrenebildik ve ciddi bir iletişim ağının içine dahil olduk. Oldukça samimi ve yardım sever bir anlayış hakim. Dolayısıyla biz de böyle destek ve yardımlara bir karşılık olarak başından beri yaptıklarımızı kayıt altına alıyor ve herkesin yararlanacağı dokümanlar yaratıyor ve kullanıma sunuyoruz...”
Yağmur suyunu topluyoruz
“Gri su sistemini araştırdık fakat iki kişilik bir evde çok randımanlı olmadığını gördüğümüzden böyle bir sistemi projeye dahil etmedik. Fakat yağmur suyunu topladığımız 25 tonluk bir su depomuz var. Çatıdaki tüm yağmur suyu bu depoda toplanıyor ve bahçe sulamada kullanılıyor. Ayrıca imalat sürecinde hiçbir inşaat atığını çöpe atmadık. Tüm ambalajlar geri dönüşüme gönderildi. Moloz, plastik, metal veya malzeme atıklarının neredeyse tümü ilgili geri dönüşüm noktalarına iletildi veya değerlendirilmek üzere saklandı...”
Planlama çok önemli
“Bazı şeyleri iki kere yapmak zorunda kaldık. Dolayısıyla böyle bir işe girişeceklere en önemli tavsiyemiz, kesinlikle uygulama sürecinin çok iyi planlanması gerektiği olur. Daha projeye başlamadan hangi ürünün ne zaman, nerede, nasıl kullanılacağı belirlenmeli. Mesela biz duvarla kirişin birleştiği yerlerde hava sızdırmazlıkla ilgili çok uyarı almıştık. O noktalarda genelde sıvanın çatlamasından dolayı hava kaçakları olduğu söylenmişti. Fakat bu uyarıları atladığımızdan, o bölgeye likit membran uygulamamıştık. Onu uygulamadan önce asma tavanın karkasını kurmamış olsaydık, bir hafta uğraştığımız işi üç dört saatte bitirebilecektik. Böyle hatalara düşmemek için planlama ve sıralamaya çok daha dikkat edilmesi gerekiyor...”
Kör kasa montajını kendimiz yapmak zorunda kaldık
“Bazı uygulamaları kendimiz yapmak zorunda kaldık... Kör kasaları yapan marangoz, üç kere gelip teklif verdikten sonra işe başlamış ve alt kattaki işi tamamladıktan sonra üst kata geçeceğini tahmin ettiğimiz anda, üst katta iskele olmadığını söyleyip, işi yarım bırakıp gitmişti. O ana kadar iskele olmadığını fark etmemiş ve bizi de uyarmamıştı. Biz bu işin yabancısıyız... Yani teklif verirken veya alt katı yaparken neden bu durumu bildirmediğini hala merak ediyoruz... Üç gün sonra camlar takılacağından, kör kasa montajını internetten ve mevcut ustalardan dikkat edeceğimiz yerleri öğrenip, kiraladığımız iskeleyle kendimiz yapmak zorunda kalmıştık...”
İnşaat, Türkiye’nin “lokomotif” sektörü mü?
“Öncesinde çok yakından tanımadığımız ‘Türkiye’nin lokomotif sektörü’ olarak lanse edilen inşaat sektörüyle çok içli dışlı bir süreç yaşadık. Fakat süreç içinde maalesef ‘lokomotif’ kavramının içinin çok da dolu olmadığına şahit olduk. Anladığımız kadarıyla bir trend oluşuyor ve malzemecisinden uygulamacısına kadar herkes aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Alternatiflerden, farklı yaklaşımlardan, yeni ürün ve çözümlerden kimsenin haberi yok. İşçilik ve ustalık sektörde biraz sıkıntılı. Çünkü herkes bir şekilde işi, alıştığı şekilde alelacele tamamlayıp, ücretini alıp gitmek istiyor. Şunu, Pasif Ev standardına göre böyle değil de şöyle yapmak lazım diye talepte bulununca gerilim yaşanıyordu. Dolayısıyla kağıt üzerinde iki yıl sürmesi gereken proje farklı nedenlerden uzayınca ancak 3 yılda tamamlanabildi...”
12 Ekim 2024
Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®...
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...
Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır...
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...
BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR...
İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...
Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor.
Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın...
Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2024 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Wermut, Wilo ve Xylem’in değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.
ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1200 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.