• Künye & Abonelik
  • Hakkımızda
  • Bize Ulaşın
Şantiye Dergisi
PERI
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Teknik
  • Röportaj
  • Ürün & Sistem
  • Proje
  • Makale
  • Rapor

Uzun vadeli başarının anahtarı: "SÜRDÜRÜLEBİLİR PROJE YÖNETİMİ"... Peki ama nasıl?..

Sürdürülebilirliği ve iklim dayanıklılığını Proje Yönetimi’ne dahil etmek artık bir tercih değil, artan iklim oynaklığı ortasında proje başarısını garantilemek için bir ön koşul... Diğer taraftan sürdürülebilirliğin Proje Yönetimi uygulamalarına entegre edilmesi zorluklar da içerir. Sürdürülebilirliğin belirsiz tanımları, yeşil teknolojilerin yavaş benimsenmesi ve uzmanlık-eğitim eksikliği gibi unsurlar önemli engellerdir. Bu engellerin üstesinden gelmek Proje Yöneticileri, organizasyonlar ve siyasetçiler dahil olmak üzere tüm paydaşların birlikte çaba göstermesini gerektirir.

YAZAN: Aylin Kaptan
Mimar / LEED AP BD+C, MBA
Tasarım ve Proje Yönetim Ofisi Yöneticisi

Resim Başlığı

BU İÇERİĞE, ŞANTİYE®NİN MAYIS - HAZİRAN 2025 (411.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA GÖZ ATMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN...


İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN PROJELER VE PROJE YÖNETİMİ’NE ETKİSİ

Son yıllarda iklim değişikliği kaçınılmaz olarak hem sosyal hem de akademik bağlamda en çok konuşulan konulardan biri haline gelmiştir. Bu ilginin arkasındaki en önemli nedenlerden biri, insanların hem kendi hayatlarını hem de gezegenin varlığını tehlikeye atan dünya çapında bir doğal afetin ortaya çıkmasına hangi eylemlerin katkıda bulunduğu öğrenmek olduğu kadar, bir diğeri de bu doğal afetin, insanların dünya üzerindeki eylemlerini ve çalışmalarını ne kadar ve hangi yönde etkilemekte olduğunu öğrenmektir.

2009 yılında kurulan, Proje Yönetimi mesleğinde Sürdürülebilirliği teşvik eden ve Sürdürülebilirlik alanında proje mesleğini savunan dünyanın lider kuruluşu olan GPM® (Green Project Management)’in, 2024 yılında yaptığı “Sürdürülebilir Proje Yönetimi’ne İlişkin İçgörüler” adlı araştırmada; dünya çapındaki projelerin yüzde 53’ünün ekstrem/olağanüstü hava koşullarından etkilendiği; bu oranın 2021 yılında yüzde 38 olduğu belirtilmiştir. Yapılan değerlendirmeye göre, iklim değişikliğinin projeler üzerindeki artan etkisine karşı acilen “Sürdürülebilirlik ilkelerini merkezine almış Proje Yönetimi”ne ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. 

Resim BaşlığıAni seller, orman yangınları, aşırı sıcaklık, kasırgalar ve kar fırtınaları gibi ekstrem/olağanüstü hava olaylarındaki artış, küresel çapta Proje Yöneticileri ve organizasyonlar için acil bir zorluğun altını çizmektedir. Üç yıldan biraz daha uzun bir süre içinde yüzde 38’den yüzde 53’e önemli bir artış, kritik bir eğilimi vurgulamaktadır: İklim değişikliğinin Proje Yönetimi’nin operasyonel ve stratejik yönleri üzerindeki artan etkisi. Bu eğilim, bu olumsuz etkilere karşı koymak için Proje Yönetimi uygulamaları içinde risk yönetimi, planlama ve dayanıklılık oluşturmanın stratejik olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Bu sonuç ayrıca, Proje Yönetimi mesleğinin daha dayanıklı planlama ve teslimat stratejilerini benimsemesi için acil bir ihtiyaç olduğunu da vurgulamaktadır. Sürdürülebilirliği ve iklim dayanıklılığını Proje Yönetimi’ne dahil etmek artık bir tercih değil, artan iklim oynaklığı ortasında proje başarısını garantilemek için bir ön koşuldur. 2023 yılı, iklim değişikliği ve El Niño (küresel bir okyanus-atmosfer olayı)’nun bileşik etkileri nedeniyle rekor kıran sıcaklıklara tanıklık ettiği için önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu artış, küresel sıcaklıkları sanayi öncesi seviyelerin 1,4°C üzerine çıkarmıştır (Paris Anlaşması’nın izin verdiği 1,5°C’lik kritik eşiğe tehlikeli derecede yakın).

Bu gelişen zorluklara yanıt olarak, Proje Yönetimi’nin yenilik yapma ve sürdürülebilirliğe odaklı uygulamaları benimsemesi artık bir zorunluluktur. İklim dayanıklılığını ve sürdürülebilir metodolojileri Proje Yönetiminin yapısına dahil etmek, yalnızca iklim değişikliğinin oluşturduğu acil tehditleri ele almakla kalmayacak, aynı zamanda uzun vadeli başarı ve sürdürülebilirlik için de yolu açacaktır. İleri görüşlü organizasyonlar, bu zorlukları stratejik hedeflerini yeniden tanımlama, proje teslimatında yenilik yapma ve küresel sürdürülebilirlik çabalarına olumlu katkıda bulunma fırsatları olarak görmeye başlayacaktır. Sürdürülebilirliği Proje Yönetimi uygulamalarının merkezine yerleştirme yönündeki bu değişim, iklim değişikliğiyle ilişkili riskleri azaltmaya yardımcı olacak ve paydaşlara sağlanan değeri artıracaktır. Ve böylece projeler, geleneksel anlamda başarılı olabilirken daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir geleceğe de katkıda bulunabilecektir.

Resim Başlığı

SÜRDÜRÜLEBİLİR PROJE YÖNETİMİ NEDİR?
O zaman rahatlıkla diyebiliriz ki, günümüz dünyasında sürdürülebilirlik artık bir moda sözcük değil, bir zorunluluktur. İklim değişikliği, etik davranış ve sosyal sorumluluk zorluklarıyla boğuşurken, organizasyonların sürdürülebilir uygulamaları benimsemeleri gerekmektedir. Sürdürülebilirliğe öncelik veren organizasyonların içinde bulundukları pazarlarda rekabet avantajına sahip olacakları ve herkes için daha iyi bir geleceğe katkıda bulunacakları da artık yadsınamaz.

Peki böyle bir dünyada, sürdürülebilirlik, Proje Yönetimi’nin neresinde olmalıdır?

Yazımızın ilk bölümünde bahsi geçen “Sürdürülebilir Proje Yönetimi’ne İlişkin İçgörüler” adlı araştırma, ankete katılan binin üzerindeki yöneticinin yüzde 96’sının, projelerin ve proje yönetiminin sürdürülebilir kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olduğuna inandığını göstermektedir. Aynı yöneticilerin yüzde 100’ü ise Proje Yöneticilerinin, Sürdürülebilirliğin, projeleri için ne kadar önemli olduğunu anlamaları gerektiğine inanmaktadır.

Bir Proje Yöneticisi’nin, projesi için hedefler ve amaçlar belirlenirken sürdürülebilirliği de göz önünde bulundurması önemlidir. Bu, enerji tüketimini ve atığı azaltmak için hedefler belirlemeyi ve çevre dostu malzemeler kullanmayı içerebilir. Sürdürülebilirliği daha da desteklemek için, projenin olumsuz etkilerini azaltmanın yollarını belirleyerek, bunu tüm proje faaliyetlerine dahil edebilir. Örneğin, bir yazılım geliştirme projesini desteklemek veya Net Sıfır yüksek katlı bir ofis kulesi tasarlamak için yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanabilir. Sürdürülebilirlik hedeflerine doğru ilerlemeyi izlemek için sürdürülebilirlik ölçütlerini kullanabilir ve iyileştirmelerin yapılabileceği alanları düzenli olarak değerlendirebilir. Projesinin sürdürülebilirlik çabalarına paydaşları (müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler vb.) dahil etmek de destek oluşturmada ve daha sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmede yardımcı olabilir. Ayrıca, projenin ve ürünün, çevre ve toplumla ilgili sürdürülebilirlik etkilerinin iletilmesi de kritik öneme sahiptir. Çünkü bu, farkındalığı artırmaya ve başkalarını harekete geçmeye teşvik etmeye yardımcı olabilir.

APM (Association for Project Management) ile GPM (Green Project Management) tarafından ortaklaşa geliştirilen aynı rapor, günümüzde Sürdürülebilir Proje Yönetimi’nin durumu hakkında en kapsamlı incelemeyi da sunmaktadır. 113 ülkede 10 binden fazla yanıttan yararlanan bu rapor, sürdürülebilirliğin küresel olarak proje yönetimi uygulamalarını nasıl şekillendirdiğine ışık tutarak hem ilerlemeyi hem de büyüme için kritik alanları vurgulamaktadır.

Rapordan önemli noktalara değinmek gerekirse;

İklim Değişikliğinin Projeler Üzerindeki Artan Etkisi: Dünya çapındaki projelerin yüzde 53’ü aşırı hava koşullarından etkilenmiştir; bu oran 2021’de yüzde 38’dir ve bu da iklime dayanıklı proje yönetimine acil ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Stratejik Bir Zorunluluk Olarak Sürdürülebilirlik: İşletmelerin yüzde 31’i, 2021’den bu yana sürdürülebilirliğin stratejileri üzerindeki etkisinin arttığını bildirmiştir; bu da sürdürülebilirliğin uzun vadeli planlama ve operasyonlardaki artan önemini yansıtmaktadır.

ESG Raporlaması ve Şeffaflık Açıkları: İşletmelerin yüzde 39’u ESG raporlaması yaparken, yüzde 42’si yapmamakta, bu da şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda önemli bir iyileştirme fırsatı olduğunu ortaya koymaktadır.

Proje Profesyonelleri Arasında Yüksek Önem: Proje profesyonellerinin yüzde 73’ü sürdürülebilirliği en önemli önceliklerinden biri olarak değerlendirmekte ve gelecekteki proje başarısındaki kritik rolünü vurgulamaktadır.

İklim Değişikliğiyle Mücadelede Karşılaşılan Zorluklar: Artan farkındalığa rağmen katılımcıların yüzde 79’u proje yönetimi mesleğinin iklim değişikliğiyle mücadele için yeterli çaba göstermediğine inanmakta ve bu da daha güçlü eylemlere ihtiyaç duyulduğunu vurgulamaktadır.

“Sürdürülebilir Proje Yönetimine İlişkin İçgörüler” raporundan da aldığımız verilere dayanarak söyleyebiliriz ki, Sürdürülebilir Proje Yönetimi, günümüzde sadece organizasyonlar için değil, tüm toplumsal yapılar ve özellikle çevre için kritik bir önem taşımaktadır. Artık projeler, yalnızca Üçlü Kısıtları (kapsam, zaman ve maliyet) gözeterek kısa vadeli başarıları hedeflemekle kalmamalı, aynı zamanda çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak uzun vadede fayda sağlamayı amaçlamalıdır.

Sürdürülebilir Proje Yönetimi, sadece bugünün değil, geleceğin de projelerini şekillendiren bir yönetim anlayışıdır. Gelecekte karşılaşılacak riskleri minimize ederek uzun vadeli değer yaratmayı hedefler. Çünkü projelerin etkileri yalnızca bugün değil, gelecekte de devam edecektir. Bu nedenle, sürdürülebilir bir bakış açısıyla projeleri ele almak gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmayı amaçlamaktadır.

PROJE YÖNETİMİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN FAYDALARI
Tanım olaraksa, Sürdürülebilir Proje Yönetimi, “çevresel, sosyal ve ekonomik hususları proje yaşam döngüsünün her aşamasına entegre etmeyi amaçlayan bütünsel bir proje yönetimi yaklaşımı”dır diyebiliriz. Proje yönetiminde sürdürülebilirlik, yalnızca kısa vadede başarılı olmakla kalmayıp aynı zamanda uzun vadeli toplumsal ve çevresel refaha da katkıda bulunan projeler yaratmayı amaçlar. Proje Yönetimi bağlamında sürdürülebilirlik, projeler arasındaki bağlantı ve dünya üzerindeki daha geniş etkilerine ilişkin artan farkındalıkla uyumlu olduğu için son derece önemlidir. Proje Yöneticileri, sürdürülebilir uygulamaları dahil ederek proje dayanıklılığını artırabilir, çevresel ve sosyal faktörlerle ilişkili riskleri azaltabilir ve hızla gelişen küresel bir ortamda organizasyonun sorumlu ve ileri görüşlü bir varlık olarak itibarına katkıda bulunabilir.

1) Maliyet Tasarrufu
Yaygın ters inanışlara rağmen Sürdürülebilir Proje Yönetimi, kaynak tüketimi, malzemeler ve enerji verimliliğini ele alan çok yönlü bir yaklaşımla maliyet düşürme için ikna edici bir durum sunar. Sürdürülebilir uygulamaları benimsemek, projelerin atık üretimini önemli ölçüde en aza indirebilir, malzeme ve enerji kaynaklarının kullanımını optimize edebilir ve böylece genel operasyonel maliyetleri azaltabilir. Verimli kaynak kullanımı, yalnızca anında maliyet tasarruflarına katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli finansal istikrar için bir temel oluşturur. Bu azalma, gelişmiş operasyonel verimliliğe ve dolayısıyla gelişmiş bir yatırım getirisi sağlayabilir. Maliyet bilincine sahip bu yaklaşım, çevresel açıdan sorumlu uygulamaların hem ekonomik başarıya hem de çevresel sürdürülebilirliğe ulaşmak için giderek daha fazla ayrılmaz bir parça olarak kabul edildiği, gelişen iş ortamıyla uyumludur.

2) Tedarik Zinciri Dayanıklılığı
Günümüzde tedarik zinciri sorunlarıyla ilgili artan istikrarsızlığa karşı koruma sağlamak için sürdürülebilir tedarikçileri tedarik sürecine dahil etmek, stratejik bir önlem görevi görebilir. Sürdürülebilir uygulamalara bağlı tedarikçilere öncelik vererek, Proje Yöneticileri, gerekli kaynakların yalnızca kısa vadede mevcut olmasını değil, aynı zamanda tedarik zincirinin uzun vadeli dayanıklılığına da katkıda bulunmasını sağlayabilir. Sürdürülebilir tedarikçiler, genellikle çevresel ve sosyal riskleri yönetmede daha beceriklidir ve bu da onları iklim değişikliği etkileri, düzenleyici değişiklikleri gibi faktörlerin neden olduğu kesintilere karşı daha az duyarlı hale getirir.

Bu ileri görüşlü yaklaşım, yalnızca acil tedarik zorluklarını azaltmakla kalmaz; aynı zamanda kalıcı istikrar için bir temel oluşturur, projenin sürekliliğini destekler ve sorumlu ve dayanıklı bir tedarik zinciri ekosistemini teşvik eder. Artan oynaklıkla karakterize edilen küresel bir ortamda, sürdürülebilir tedarikçilere güvenmek, belirsizlikleri aşmak ve hem şimdi hem de gelecekte tutarlı bir kaynak akışı sağlamak için proaktif bir strateji görevi görecektir.

Resim Başlığı

3) İyileştirilmiş İmaj ve Paydaş İlişkileri
Şirketler sürdürülebilirliğe öncelik vererek, sorumlu iş uygulamalarına bağlılık gösterebilir ve bu da marka imajı üzerinde olumlu bir etki yaratabilir. Bu da giderek daha fazla çevre bilincine sahip bir pazarın gözünde organizasyonu olumlu bir konuma getirerek, iş ilişkilerinde sürdürülebilirliğe öncelik veren müşterileri ve ortakları çekecektir. Dahası, sürdürülebilir girişimlerin, yerel toplulukların çevresel açıdan sorumlu çabalarını benimseme ve onaylama olasılığı daha yüksek olduğundan, topluluk katılımını ve şirket projelerine desteği artıracaktır. Dış paydaşların ötesinde, dahili olarak da sürdürülebilir uygulamalar, güven ve iş birliği kültürünü teşvik eder. Çalışanlar, yatırımcılar ve düzenleyiciler dahil olmak üzere paydaşların, çevresel ve sosyal sorumluluğa bağlılık gösteren bir organizasyona güvenme olasılığı daha yüksektir ve bu da artan iş birliğinin ve proje çabalarının karşılıklı başarısının önünü açacaktır.

4) Gelişmiş İnovasyon
Sürdürülebilirliğin Proje Yönetimine entegrasyonu, sıklıkla göz ardı edilse de, yenilikçilik için bir katalizör görevi görerek yaratıcı problem çözmeyi ve Proje Yönetimi metodolojilerinin evrimini teşvik eder. Sürdürülebilirliğe bağlılık, proje ekiplerini geleneksel yaklaşımların ötesinde düşünmeye zorlar ve karmaşık zorluklara yeni çözümler bulmayı teşvik eden bir ortam yaratır. Projeler, çevresel etkiyi en aza indirme, kaynak kullanımını optimize etme ve etik standartları karşılama ihtiyacıyla boğuşurken, yaratıcı problem çözme gerekliliği ortaya çıkacaktır.

Yaratıcılığa olan bu talep, yalnızca projenin belirli kapsamında yeniliği teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda yeni Proje Yönetimi metodolojilerinin geliştirilmesine de imkan sağlayacaktır. Sürdürülebilir uygulamalar, Proje Yöneticilerini ve ekiplerini alışılmadık yolları keşfetmeye, son teknolojiyi benimsemeye ve ilerici yönetim stratejilerini benimsemeye teşvik edecektir. Sonuç olarak, sürdürülebilirliğin entegrasyonu yalnızca projenin çevresel ve sosyal ayak izini iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda Proje Yönetimi alanını ileriye taşıyarak çeşitli proje ortamlarında uygulanabilen yenilikçi çözümlerin ve metodolojilerin geliştirilmesine ilham verir.

5) Uzun Vadeli Dayanıklılık
Projeler, proaktif olarak sürdürülebilir uygulamaları dahil ederek, düzenleyici gelişmelerin önünde kalarak, uyumsuzluk ve olası yasal sonuçlar riskini en aza indirebilirler. Ve projeler sadece çevre standartlarını karşılamakla kalmayıp, onları sıklıkla da aşarak, kendilerini, değişen düzenleyici gelişmelere uyum sağlayabilen çevresel olarak sorumlu varlıklar olarak konumlandırabilirler. Dahası, sürdürülebilir altyapı çevresel zorluklara dayanmak için doğası gereği daha iyi donanımlı olduğundan, zaman içinde dayanıklılığını garanti altına aldığından, uygulanması iklim değişikliğinin ve değişken piyasa eğilimlerinin etkilerine karşı bir koruma görevi görür.

Uzun vadeli dayanıklılık, kaynakların geri dönüştürüldüğü ve yeniden kullanıldığı kapalı devre sistemlere doğru ilerleme çabalarıyla da elde edilir. Bunlar, kıt kaynaklara olan bağımlılığı azaltarak ve piyasa dalgalanmalarının etkilerini hafifleterek daha dairesel ve sürdürülebilir bir yaklaşıma katkıda bulunur. Bu şekilde, sürdürülebilirlik sadece acil çevresel endişeleri gidermekle kalmaz, aynı zamanda projeleri düzenleyici belirsizliklere, iklimle ilgili risklere ve piyasa oynaklığına karşı güçlendirerek uzun vadeli dayanıklılıklarını artırır.

6) Çevresel Etki
Sürdürülebilir Proje Yönetimi, bir şirketin çevresel etkisini de iyileştirir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kasıtlı entegrasyonu ve enerji tasarruflu teknolojilerin uygulanması yoluyla projeler, aktif olarak karbon emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunur, daha temiz ve daha sürdürülebilir bir enerji ortamını teşvik eder. Sürdürülebilir kaynak kullanımı ve hammaddelerin sorumlu kullanımı da çevresel etkiyi en aza indirir, biyolojik çeşitliliği teşvik eder ve ekosistemlerin korunmasına katkıda bulunur. Geri dönüşüm ve yeniden kullanım programlarının uygulanması, çöplüklerdeki yükü daha da azaltır, atıkları azaltır ve yine döngüsel bir ekonomiyi teşvik eder. Projeler, bu çevre dostu uygulamaları benimsedikçe, toplu olarak karbon ayak izlerinde önemli bir azalmaya katkıda bulunurlar ve yalnızca ilgili organizasyonlara değil, aynı zamanda küresel topluluğa da fayda sağlayan daha taze, daha yeşil bir geleceğe giden yolu açarlar.

Herkes için Sürdürülebilirlik
Sonuç olarak, Sürdürülebilir Proje Yönetimi, geleneksel proje başarısı alanlarının ötesine uzanan sayısız fayda sunar. Altı temel fayda - maliyet tasarrufu, tedarik zinciri dayanıklılığı, iyileştirilmiş imaj ve paydaş ilişkileri, gelişmiş inovasyon, uzun vadeli dayanıklılık ve olumlu çevresel etki - sürdürülebilirliği proje uygulamalarına entegre etmenin dönüştürücü gücünü vurgulamaktadır. Operasyonel maliyetleri düşürmekten ve inovasyonu teşvik etmekten tedarik zincirlerini güçlendirmeye ve olumlu bir küresel çevresel etkiye katkıda bulunmaya kadar, Sürdürülebilir Proje Yönetimi’nin benimsenmesi yalnızca sorumlu bir seçim değil, aynı zamanda stratejik bir seçimdir.

Artan çevresel farkındalık ve gelişen küresel zorluklar çağında yol alırken, Proje Yöneticilerine verilen mesaj açıktır: Sürdürülebilir uygulamaları benimseyerek Proje Yönetimine entegre etmek. Bunu yaparak, Proje Yöneticileri yalnızca bireysel projelerin başarısını yükseltmekle de kalmaz, aynı zamanda organizasyonlar, topluluklar ve genel olarak gezegen için daha sürdürülebilir, dayanıklı ve çevre bilincine sahip bir geleceğe de katkıda bulunurlar.

SÜRDÜRÜLEBİLİR PROJE YÖNETİMİNİN UYGULANMASINDA KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR VE OLASI ÇÖZÜMLER
Açıkça görülen faydalarına rağmen Sürdürülebilir Proje Yönetimi’ne giden yol engelsiz değildir. Ortak zorlukları keşfedelim ve çözümlerini bulalım.

Sürdürülebilirliğin geleneksel Proje Yönetim süreçlerine entegre edilmesinde zorluk
Sürdürülebilirliği kurgulanmış Proje Yönetimi süreçlerine entegre etmek, hareket halindeki bir arabanın lastiklerini değiştirmeye çalışmak gibi olabilir; zorlu bir çabadır ancak imkânsız değildir. Geleneksel Proje Yönetimi metodolojileri, çevresel veya sosyal etkileri dikkate almadan zaman, maliyet ve kapsam gibi parametreleri vurgular. Bu, mevcut süreçleri uyarlamaya karşı dirence yol açabilir ve Sürdürülebilir Proje Yönetimi’ni engelleyebilir.

Bu zorluğun üstesinden gelmek için;
- Çevresel etkiyi izlemeye, uyumluluğu sağlamaya (çevre düzenlemelerine ve standartlarına uymaya) ve sorumlu kaynak kullanımını teşvik etmeye yardımcı olabilecek sürdürülebilirlik özelliklerine sahip proje yönetim yazılımlarından (karbon ayak izi hesaplayıcıları, enerji tüketim tahmincileri, atık yönetimi izleyicileri vb.) yararlanılabilir.
- Projenin çevresel ayak izini daha derinlemesine ve verimli bir şekilde ölçmek için kullanılan Proje Yönetimi programı, sürdürülebilirlik ve çevre yazılımı çözümleriyle birleştirilebilir.
- Potansiyel zorlukları proaktif bir şekilde öngörmek ve ele almak için Sürdürülebilirlik risk değerlendirme stratejileri benimsenebilir.

Sürdürülebilir projeleri yönetme konusunda yetersiz anlayış ve beceriler
Bu sorun, geleneksel eğitimin sürdürülebilirlik yerine yalnızca Üçlü Kısıtlar (kapsam, zaman, maliyet)’a odaklanması nedeniyle ortaya çıkar. Bu, bir bilgi boşluğu yaratır, sürdürülebilirliği projelerinize etkili bir şekilde dahil etme yeteneğinizi sınırlar ve potansiyel olarak hem proje başarısını hem de organizasyonun daha geniş sürdürülebilirlik hedeflerini etkiler.

Bu zorluğun üstesinden gelmek için;
- Kapsamlı eğitim programları uygulayarak ekibin Sürdürülebilir Proje Yönetimi ilkeleri hakkındaki bilgisi arttırılmalıdır.
- Ekip üyeleri en son sürdürülebilir uygulamalar ve standartlardan haberdar olmak için seminerlere, atölyelere ve çevrimiçi kurslara katılmaya teşvik edilerek sürekli öğrenme ve gelişim teşvik edilebilir.

Değişime direnç
Geleneksel Proje Yönetimi’nden Sürdürülebilir Proje Yönetimi’ne geçiş, bilindik süreçleri bozma korkusu nedeniyle organizasyonlar içinde dirençle karşılaşabilir. Bu isteksizlik, projeleri yavaşlatabilir, verimliliği tehlikeye atabilir ve gelişen sürdürülebilirlik standartlarına uyumu engelleyebilir. Sonuç olarak, bu durum organizasyonu günümüzün sürdürülebilirliğe odaklı iş ortamında rekabet açısından dezavantajlı bir konuma sokabilir.

Bu zorluğun üstesinden gelmek için;

- Değişimi ve yeniliği benimseyen bir organizasyon kültürü yaratılmalıdır.

- İteratif değişiklikleri destekleyen, esnekliğe izin veren ve ekibi yeni sürdürülebilir uygulamalara kademeli olarak alıştıran Agile metodolojisi uygulanabilir.

- Endişeleri gidermek ve kabulü teşvik etmek için Sürdürülebilir Proje Yönetimi’nin faydaları hakkında etkili bir şekilde iletişim kurulmalıdır.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STRATEJİSİ
"Sürdürülebilir Proje Yönetimi’ne İlişkin İçgörüler” adlı araştırma raporuna geri dönersek; anket katılımcılarının yüzde 49’u sürdürülebilirliği organizasyonlarının stratejik çerçevelerine yerleştirmenin önemini kabul etmiştir. Yüzde 50’si organizasyonlarının tanımlı bir sürdürülebilirlik stratejisine sahip olmadıklarını belirtmiştir. Başka bir deyişle; tanımlanmış bir sürdürülebilirlik stratejisi olan ve olmayan organizasyonlar arasından neredeyse eşit bir bölünme oluşmuştur. Buradan, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) sorunlarına yönelik artan bir farkındalık ve bağlılık oluştuğu anlamını çıkarabiliriz.

Tanımlı Sürdürülebilirlik Stratejisi: Tanımlı bir sürdürülebilirlik stratejisine sahip organizasyonlar, kamu ve özel sektör operasyonlarının karmaşıklıklarının daha etkili bir şekilde üstesinden gelmek, yönetmeliklere ve piyasa baskılarına karşılık vermek ve paydaşların sürdürülebilir uygulamalara yönelik beklentilerini karşılamak için daha iyi bir konumdadır.

Tanımlı Bir Stratejinin Olmaması: Katılımcıların yarısının (%50) ise, organizasyonlarının tanımlanmış bir sürdürülebilirlik stratejisine sahip olmadığını belirtmesi hem kurumsal sorumlulukta hem de stratejik planlamada önemli bir boşluğun altını çizmektedir. Bu boşluk, sürdürülebilirliğin stratejik değerinin anlaşılmaması, kaynak kısıtlamaları veya sürdürülebilirliği kurumsal hedeflerle uyumlu hale getirmedeki zorluklar gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanıyor olabilir. Sürdürülebilirlik stratejisinin olmaması, bir organizasyonun küresel sürdürülebilirlik hedeflerine olumlu katkıda bulunma yeteneğini sınırlamakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli uygulanabilirliği ve itibarı için de riskler oluşturabilir.

Belirsiz: Sürdürülebilirlik stratejisinin varlığına ilişkin yüzde 1 oranındaki asgari belirsizlik, organizasyon içindeki bir iletişim boşluğunu veya organizasyonun tüm seviyelerinde sürdürülebilirlik konularına ilgi eksikliğini yansıtabilir. Bu, sürdürülebilirlikle ilgili kurumsal taahhütler ve stratejilerle ilişkili daha iyi bir iç iletişim ve eğitim fırsatını vurgular.

Stratejik Sonuçlar: Bu bulgular, sürdürülebilirliği organizasyonlar içinde temel bir stratejik değerlendirme olarak benimsemek için ortak bir çaba çağrısında bulunmaktadır. Mevcut stratejileri olanlar için odak, entegrasyonu derinleştirmek, şeffaflığı artırmak ve ölçülebilir sonuçlar elde etmek olmalıdır. Stratejileri olmayanlar içinse yönetim modelleri, operasyonel gerçeklikler ve paydaş beklentileriyle uyumlu sürdürülebilirlik stratejileri geliştirmek ve uygulamak için bir zorunluluk olduğu açıktır.

Anket katılımcıları arasındaki -neredeyse- eşit bölünme, sürdürülebilirliğin örgütsel desteği için önemli bir anı temsil ediyor. İlerleme kaydedilmiş olsa da sürdürülebilirliği küresel olarak organizasyonların stratejik yapısına tam olarak entegre etmek için hala önemli çalışmalar vardır. Sürdürülebilirlik zorlukları devam ettikçe, tüm organizasyonların sürdürülebilirlik stratejilerini benimsemeleri, geliştirmeleri ve iletmeleri, dayanıklılık, rekabet avantajı ve uzun vadeli başarı elde etmek için giderek daha kritik hale geliyor.

Resim Başlığı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ PROJE YÖNETİMİNE NASIL ENTEGRE EDEBİLİRİZ?
Sürdürülebilirliği proje yönetimine entegre etmek, proje yaşam döngüsünün her aşamasında bilinçli planlama ve uygulama gerektirir. Yapılacak çalışmalara bazı örnekler vermek gerekirse:

1. Proje Başlatma Aşaması
- Proje Başlatma Belgesi:
Proje kapsamı, hedefleri ve paydaşları tanımlanır. Bu sırada sürdürülebilirlik hedefleri de ana hatlarıyla belirtilebilir.
- Paydaş Belirleme:
Topluluk üyeleri, yerel yönetim, çevre STK’ları, şirketler ve tedarikçiler dahil olmak üzere paydaşlar belirlenir ve onlarla etkileşime geçilebilir.
- Çevresel, sosyal ve ekonomik riskleri belirlemek için bir sürdürülebilirlik etki değerlendirmesi yapılabilir.

2. Planlama Aşaması
- Sürdürülebilirlik Yönetim Planı:
Çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri ele almak için bir plan geliştirilir. Ölçülebilir sürdürülebilirlik hedefleri belirlenebilir (örneğin, karbon ayak izini yüzde 20 oranında azaltmak, yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemeler kullanmak).
- Risk Yönetim Planı:
Sürdürülebilirlik riskleri belirlenir (örneğin, yerel yaban hayatına yönelik potansiyel kirlilik bozulması), azaltma stratejileri geliştirilebilir. Düzenleyici değişiklikleri veya kaynak kıtlığı gibi sürdürülebilirlikle ilgili riskler için acil durum planları geliştirilebilir.
- Paydaş Katılım Planı:
Paydaşları bilgilendirmek için bir iletişim stratejisi oluşturulur. Girdi toplamak ve endişeleri gidermek için toplum toplantıları düzenlenebilir.
- Sürdürülebilir Tedarik Planı:
Yerel, sürdürülebilir tedarikçilerden malzeme tedarik edilebilir. Yüklenicilerin çevre standartlarına uymasını sağlanır. Yenilenebilir, geri dönüştürülebilir veya yerel kaynaklı malzemeler ve kaynaklar seçilebilir. Etik ve çevre dostu uygulamalara uyan tedarikçilerle ortaklık kurulabilir.

3. Uygulama Aşaması
Projenin içinde bulunduğu sektöre bağlı olarak, örneğin inşaat projesi ise;
- Saha Hazırlığı:
Çevresel etki değerlendirmesi yapılır ve yerel yaban hayatını ve yaşam alanlarını korumak için önlemler alınabilir.
- İnşaat:
Çevre dostu inşaat teknikleri ve malzemeleri kullanılabilir. Atıklar en aza indirilir ve sahada geri dönüşüm programları uygulanabilir.
- Karbon hesaplayıcıları veya enerji tüketim izleyicileri gibi araçları kullanarak projenin çevresel ayak izi gerçek zamanlı olarak izlenebilir.
- Geri dönüşüm ve çeşitli yeşil uygulamalar dahil edilerek ekip üyeleri arasında bir sürdürülebilirlik kültürü teşvik edilebilir.

4. İzleme ve Kontrol Aşaması
- Performans İzleme: Sürdürülebilirlik hedeflerine göre, proje ilerlemesi düzenli olarak gözden geçirilir. Atık azaltma, enerji tasarrufu veya toplum etkisi gibi temel sürdürülebilirlik ölçümleri takip edilebilir. Proje ilerlemesini paydaşlara etkili bir şekilde iletmek için veri görselleştirme araçları kullanılabilir.
- Kalite Güvencesi: Sürdürülebilirlik uygulamalarına uyumu sağlamak için denetimler yapılır. Geri bildirim ve izleme sonuçlarına göre planlar yenilenebilir.

5. Kapanış Aşaması
- Son Değerlendirme: Tüm sürdürülebilirlik hedeflerinin karşılandığından emin olmak için son bir sürdürülebilirlik denetimi gerçekleştirilir.
- Belgeleme ve Raporlama:
Projenin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini ayrıntılarıyla açıklayan bir sürdürülebilirlik raporu hazırlanır. Rapor, paydaşlarla ve toplulukla paylaşılır.
- Öğrenilen dersler, gelecekteki projelere uygulanmak üzere belgelendirilebilir.

DEĞİŞİM YAPMAYA HAZIR MISINIZ?
Proje Yönetimi’nde sürdürülebilirlik, başarılı projeler sunarken dünyada kalıcı bir olumlu etki yaratmanın anahtarıdır. Her adımda bağlılık, yenilikçilik ve iş birliği gerektirir.

Sürdürülebilirliğin çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları, Proje Yönetimi’nin temel hedefleriyle iç içe geçmiş olup, bütünsel bir yaklaşıma olan ihtiyacı vurgulamaktadır. Kaynak verimliliği ve kirlilik azaltma gibi çevresel hususlar, projelerin uzun vadeli uygulanabilirliği için çok önemlidir. Paydaş katılımı ve toplum etkisi de dahil olmak üzere sosyal ve etik yönler, faaliyet göstermek için sosyal lisansı sürdürmek için gereklidir. Ekonomik sürdürülebilirlik, projelerin finansal olarak uygulanabilir olmasını ve ekonomik kalkınmaya olumlu katkıda bulunmasını sağlar.

Sürdürülebilir Proje Yönetimi’nde teknoloji ve dijitalleşmenin rolü önemli bir tema olarak ortaya çıkmıştır. Endüstri 4.0 uygulamaları gibi dijital teknolojiler yalnızca proje verimliliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda daha sürdürülebilir sonuçlar da sağlıyor. Bu teknolojiler daha iyi kaynak yönetimi, iyileştirilmiş paydaş iletişimi ve daha etkili proje izleme ve kontrolünü kolaylaştırıyor.

Ancak bir diğer yandan, sürdürülebilirliğin Proje Yönetimi uygulamalarına entegre edilmesi zorluklar olmadan gerçekleşmez. Sürdürülebilirliğin belirsiz tanımları, yeşil teknolojilerin yavaş benimsenmesi ve uzmanlık ve eğitim eksikliği gibi engeller önemli engellerdir. Bu engellerin üstesinden gelmek, Proje Yöneticileri, organizasyonlar ve siyasetçiler dahil olmak üzere tüm paydaşların birlikte çaba göstermesini gerektirir. Yenilikçi düşünme, sürekli öğrenme ve yeni teknolojilere ve metodolojilere uyum sağlama isteği gerekecektir.

Bu zorluklara rağmen, yenilik ve iyileştirme için sayısız fırsat bulunmaktadır. Proje Yönetimi’nin sürekli gelişimi, sürdürülebilirliği Proje Yönetimi’nin her yönüne yerleştiren yeni araçlar, metodolojiler ve yaklaşımlar geliştirmek için verimli bir zemin sunmaktadır. Sürdürülebilirliğe artan odaklanma, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni ve diğer küresel sürdürülebilirlik çerçevelerini de dikkate alan yeni proje yönetimi modellerinin geliştirilmesini yönlendirmektedir.

Sürdürülebilir Proje Yönetimi’nin öneminin giderek daha fazla kabul görmesi olumlu bir gelişmedir ve daha sorumlu ve sürdürülebilir uygulamalara doğru bir geçişi işaret etmektedir. Proje Yönetimi dijital çağda gelişmeye devam ettikçe, teknolojiden yararlanmak sürdürülebilir sonuçlara ulaşmak için anahtar olacaktır. Dijital araçlar ve platformlar, projeleri daha verimli ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmek için yeni yollar sunarak Proje Yöneticilerinin ekonomik, çevresel ve sosyal hususları dengeleyen daha bilinçli kararlar almasını sağlar. İleriye bakıldığında, Sürdürülebilir Proje Yönetimi’nin geleceği de umut vericidir. Sürdürülebilirliğin önemine ilişkin farkındalık arttıkça, onu etkili bir şekilde uygulamak için araçlar ve teknikler de artacaktır.

Siz de değişime hazır mısınız? Küçük adımlarla da olsa başlayın; bir sonraki projenize sürdürülebilir bir uygulama entegre edin. Dalga etkileri düşündüğünüzden daha önemli olabilir. Sürdürülebilir uygulamaları iş akışınıza dahil ederek, projelerinizin yalnızca hedeflerine ulaşmasını değil, aynı zamanda daha iyi bir geleceğe katkıda bulunmasını da sağlayabilirsiniz.

Resim Başlığı

Aylin Kaptan / Mimar, LEED AP BD+C, MBA / Tasarım ve Proje Yönetim Ofisi Yöneticisi

Resim Başlığı

Resim Başlığı

Resim Başlığı

Resim Başlığı

ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
4 Haziran 2025


Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®... 
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...

Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır... 
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...

BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR... 

İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...

Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor. 

Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın... 

Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wielton, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.

ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 1.800 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz. 

 E Dergi
 E Dergi
 E Dergi
  • AJANDA
  • 10 Soruda Kullanım Halindeki Yapılarda Yangın Risk Analizi

    24 Nisan 2025 / 10.30

  • 10 Soruda Isı Yalıtım Standardındaki (TS825) Güncellemeler

    7 Mart 2025 / 10.30

  • 10 Soruda Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği ve Tahliye Simülasyonları

    26 Şubat 2025 / 10.00

  • 10 Soruda Jet Grout

    26 Şubat 2025 Çarşamba / 20.00

  • 10 Soruda Bitkilendirilmiş Çatılar

    18 Şubat 2025 Salı / 14.30

BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN

Şantiye Dergisi

HAKKIMIZDA

İNŞAAT sektörünün buluşma noktası ŞANTİYE®, “GÜVEN”i temsil eden “BASILI BİR YAYIN” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla yapı sektörünün en önemli iletişim platformlarından ve veri kaynaklarından biri olmaya DİJİTAL ORTAMLARDA DA devam ediyor... 1988'den bu yana basılı yayıncılıkta olduğu gibi...

KURUMSAL

  • Hakkımızda
  • Künye & Abonelik
  • Kişisel Veriler Aydınlatma Metni

KATEGORİLER

  • Haberler
  • Teknik
  • Röportaj
  • Ürün & Sistem
  • Proje
  • Makale
  • Rapor
  • Güncel
  • Ajanda

© 2024 santiye.com.tr - Tüm hakları saklıdır.

  • Anasayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Koşulları
  • İletişim
  • Kişisel Veriler Aydınlatma Metni