• Künye & Abonelik
  • Hakkımızda
  • Bize Ulaşın
Şantiye Dergisi
PERI
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Teknik
  • Röportaj
  • Ürün & Sistem
  • Proje
  • Makale
  • Rapor

“Veri Merkezlerinin Tasarımı ve İnşası”nı 10 Soruda'da Tüm Yönleriyle Y. Mimar Ali Manço Anlattı

Youtube kanalımızda gerçekleştirdiğimiz, ardından web sitemizin ŞantiyeTV sayfalarında ve Şantiye®nin basılı versiyonunda yayınladığımız “10 Soruda” isimli canlı yayın serimizin 23 Haziran 2025 günkü konusu “Veri Merkezlerinin Tasarımı ve İnşası”, konuğu ise Manço Mimarlık Yönetici Ortağı Ali Manço’ydu... Manço programda “Veri Merkezi” nedir; söz konusu yapılar ne tür işlev ve özelliklere sahiptir; bir Veri Merkezi mimari tasarım ve mühendislik açısından hangi özelliklere sahip olmalıdır; Veri Merkezlerinin tasarım sürecinde dikkate alınması gereken unsurlar nelerdir; Veri Merkezi inşa sürecinin önemli başlıkları nelerdir; Veri Merkezlerinde “deprem”, “iklimlendirme”, “enerji tedariği”, “enerji verimliliği”, “çevre”, “yangın”, “sürdürülebilirlik”, “güvenlik” ve “otomasyon” konularında ne tür özel-farklı çalışmalar yapılır; Veri Merkezlerinin inşa sürecinde yerli kaynakların yeterliliği hangi düzeydedir gibi başlıklar altındaki görüş ve önerileri ile ofis olarak tasarladıkları veri merkezlerinden bazı örnekleri Şantiye® okurlarıyla paylaştı.

Resim Başlığı

BU İÇERİĞE, ŞANTİYE®NİN TEMMUZ & AĞUSTOS 2025 (412.) SAYISININ E-DERGİ VERSİYONUNDAN DA GÖZ ATABİLİRSİNİZ. LÜTFEN TIKLAYIN...

1) “Veri Merkezi” nedir? Ne tür işlevleri-özellikleri olan yapılara Veri Merkezi denir?
Veri merkezi dediğimiz, isminden ve rolünden de anlaşıldığı üzere büyük miktarda verinin barındırıldığı bir yapı. İçinde bellek, işlemci, kartlar ve soğutucu fanların yer aldığı dev bir bilgisayar kasası gibi düşünebiliriz aslında.

Temel olarak verilerin tutulduğu büyük bilgisayar kasaları gibi düşünebileceğimiz sunucuların olduğu geniş bir hacim, o hacmi ideal koşullarda tutmak için gerekli havalandırma sistemleri ve o sunucuları hiç durmaksızın çalıştıracak elektrik sistemleri, veri merkezlerinin neredeyse tamamını oluşturuyor. Daha küçük oranlarda ise veri merkezine giren çıkan sunucularla ilgili işlemler, tesisin izleme ve yönetimi için gerekli mahaller, sayısı küçük ama çok kalifiye bir personelin kullanacağı ofis ve sosyal alanlar da veri merkezlerinde yer alıyor.

2) Bir yapı baştan mı Veri Merkezi olarak tasarlanır ve inşa edilir?
Çok büyük çoğunlukla öyle ve öyle olması da gerektiğine inanıyorum. İstisnalar var tabii. Biz yıllar önce böyle bir projenin ihalesine girdik. Var olan bir sanayi yapısı Telekom sektörü için veri merkezine dönüştürüldü. Ama çok az örnek var böyle. İnsan değil cihaz için inşa edilen bir yapı olduğu için çok kesin bazı hacim boyutları mevcut, elektrik ve mekanik tesisatın kapladığı çok büyük alanlar var. Mevcut bir yapıda bunların sağlanması çok zor. Bunun dışında bir de belli ölçekteki veri merkezlerinin konumlarına ilişkin de birçok kısıt söz konusu. Dolayısıyla birçok mevcut yapı belli ölçeğin üzerindeki veri merkezi işlevlerine maalesef uymuyor. Niye maalesef diyorum, çünkü veri merkezi gereksinimi çok büyük ve bir sürü işlevsiz, iflas etmiş mevcut yapı var. Biz pandemi döneminde İlhami Akkum hocamızın moderatörlüğünde gayrimenkul sektörünün önde giden isimleri ile atıl alışveriş merkezlerinin yeniden işlevlendirilmesini tartışmıştık. Orada veri merkezi de gündeme geldi ve bahsettiğim gibi gerek yapısal gerekse de konum uygunsuzlukları nedeniyle geçerli bir seçenek olmadığı konuşulmuştu.

3) Veri Merkezlerinin önemi ve sayısı günden güne artıyor mu? Bunun nedenlerini özetleyebilir misiniz?
Veri merkezi çok çok kritik bir yapı türü. Veri merkezlerinin yapısal özelliklerini anlamak için aslında öncelikle bu tesislerin dijital dünyadaki rolünden kısaca söz etmek gerek.

Bugün artık dijitalleşme yaşamın tüm alanlarını kapsamış durumda. İnternet, mobil işlemler, sosyal medya dünya nüfusunun tamamına yayılı. Afrika’nın en ücra kırsal köşesindeki insanlar bile bugün akıllı telefonlarıyla iletişim kuruyor, finansal işlem yapıyor, fotoğraf paylaşıyor. Yani küresel olarak dijital hizmetler elektrik, su gibi temel ve sürekli bir gereksinim haline gelmiş durumda. Çok çarpıcı bir örnek, Hindistan’da akıllı telefon sahibi olma oranı temiz bir tuvalete erişim oranından daha yüksek. İş dünyası dışında bugün devlet bürokrasisi, güvenlik, eğitim, spor, tüm sektörler dijital veriye bağımlı. İş dünyası zaten belli bazı iş kolları harici internete bağımlı hale gelmişti, pandemi sonrası uzaktan erişim ile bulut bilişim iyice önem kazandı. Bunların üstüne bir de son yıllarda yaşanan çevrimiçi veriyi toplamaya ve işlemeye dayalı yapay zeka devrimi geldi. Yapay zeka her alanda çığır açmaya, bir sürü alanda vazgeçilmez bir unsur olmaya başladı çoktan.

Diğer yanda kullanıcılarının tüm hareketlerini izleyen ve kaydeden elektrikli arabalar gittikçe yaygınlaşıyor. Bunlar da aslında “nesnelerin interneti” dediğimiz kavramın bir örneği. Kolumuzdaki saatten evdeki buzdolabına, güvenlik kameralarına, iklimlendirme sistemlerine kadar tüm cihazlar sensörlerle donanıyor, çevreden veri toplamaya ve bunları depolamaya, işlemeye ve bundan hem kalite, verimlilik adına hem de doğrudan ticari olarak yarar elde etmeye başlıyorlar. Robot teknolojileri aldı başını gidiyor. İnsansı robotların aramıza karışmasına çok az zaman kaldı. Fiat paranın dijital para birimleri ile ikamesi sürecine doğru gidiyoruz. Kripto paraların bir kısmı bir kumarhane olmaktan çıkıp çok ciddi varlık saklama ve transfer aracı haline gelmeye başladı. Tüm bunlar ne demek? Dünya üzerinde üretilen ve dolaşan verinin miktarının inanılmaz bir hızda artması demek. 2015 yılındaki küresel veri miktarının 2035 yılında 180 katına çıkacağı öngörülüyor.

Resim Başlığı

“Veri merkezleri artık enerji santralleri veya temiz su altyapısı kadar gerekli ve kritik bir bileşen... Veri merkezlerinin önemini artıran diğer bir unsur da müthiş bir enerji tüketiyor olmaları...”

Peki veri dijital dünyamızda nasıl hareket ediyor? Çok basitçe tanımlayacak olursak dijital dünyamız evimizdeki, ofisimizdeki bilgisayarlar, elimizdeki cep telefonları, tabletler, bunları birbirine bağlayan telekom ve data hatları ve yine bu hatlar ile birbirine bağlı, büyük miktarda verinin depolandığı ve kullanıcılara dağıtıldığı veri merkezlerinden oluşuyor. Yani veriyi bedendeki kan gibi düşünelim, dijital faaliyetleri gerçekleştirdiğimiz cihazları uzuvlarımız, veri merkezi de işte kanı uzuvlara pompalayan kalp. Dolayısıyla en kritik olanı... Yani veri merkezleri bugün enerji santrallerimiz kadar, temiz su altyapımız kadar gerekli ve kritik bir altyapı bileşeni.

Veri merkezlerinin önemini artıran bir diğer yönü de müthiş enerji tüketimi. Standart veri merkezleri zaten çok büyük miktarlar tüketiyorlar, yapay zeka işin içine girdiğinde konvansiyonele oranla 10-15 kat enerji ihtiyacından bahsediyoruz. İnanılmaz rakamlar bunlar.

McKinsey’in düzenlediği online bir panelden not aldığım bazı çarpıcı rakamlar: 60-70GW küresel veri merkezi arzı var şu an, 2030’da ihtiyacın 220-300GW’a ulaşacağı öngörülüyor. Veri merkezlerinin küresel elektrik tüketiminin %8’inden sorumlu olacağı hesaplanıyor. İnanılmaz rakamlar bunlar.

Bu arada bu konuları merak edenler için bir kitap önermek istiyorum, İş Bankası Kültür Yayınları’nın 21. Yüzyıl Kitaplığı diye bir serisi var; her biri birbirinden değerli kaynaklar. Ben bir tanesi hariç hepsini okumuş durumdayım. En çarpıcısı işte bu anlattıklarım hakkında olan “Dijital Cehennem”. Bizim günün her anı, her istediğimizde eriştiğimiz çevrimiçi uygulamaların nasıl devasa fiziksel bir altyapı ile çalıştığını ve bunun biz şu an hissetmesek de dünyamıza nelere mal olduğunu çok güzel anlatan bir kitap. Şu anda bulut bilişim ve yapay zeka dijital dünyayı veri anlamında çok farklı bir noktaya götürüyor derken bazı çarpıcı örnekler vermek istiyorum. Amazon bir e-ticaret firması olarak başladı ama elde ettiği veri ve bunu işleme yetenekleri öyle arttı ki Amazon Web Services adı altında dünyanın en önemli bulut bilişim ve veri merkezi firmalarından biri haline geldi. Tesla bir elektrikli araba üreticisi olarak girdiği sektörde araç kullanım verilerini toplayarak bir veri firması haline dönüştü ve çok kısa sürede yüz yıllık rakiplerinin toplamından büyük borsa değerine ulaştı. Veriye dayalı iş modeli nedeniyle hem çok büyük bir veri merkezi yatırımcısı hem de veri merkezlerinin enerji temin yöntemleri konusunda çok ciddi çalışmaları var. Meta adlı firma Facebook, Instagram ve Whatsapp’ın sahibi, yani resmen tüm sosyal iletişimimize hükmediyor. Bu platformlarda dönen veri miktarı inanılmaz. Yine bu firma da başlıca veri merkezi yatırımcılarından. Daha yeni ABD’de kapatılması planlanan bir nükleer reaktörün 20 yıllık elektriğini aldılar veri merkezleri için. Aynı zamanda yapay zekaya müthiş yatırım yapıyorlar, Scale AI denen veri tasnif üzerine çalışan bir firmanın kurucusunu 15 milyar dolara transfer ettiler. Alphabet, Google ve Youtube’un sahibi, ki Youtube tek başına internet trafiğinin neredeyse yüzde 20’sinden sorumlu, aynı zamanda dünyada en yaygın olan Android akıllı telefon işletim sisteminin sahibi. Gemini adı altında onlar da yapay zekaya dev yatırımlar yapıyorlar, dolayısıyla veri merkezlerine de. Veriyi işlemek için gerekli çipleri üreten Nvidia dünyanın borsa değeri en yüksek firması haline geldi. İşletim sistemi devi Microsoft destekli Open AI yapay zekayı halka açan ve bir anlamda da Pandora’nın kutusunu açan firma. Şu an Stargate projesi ile Birleşik Arap Emirlikleri’nde 1 GW, yani 1000 MW ki bu kabaca 100 adet ciddi boyutta veri merkezi anlamına geliyor, veri merkezi yerleşkesi yatırımlarını duyurdular. Bu projenin yüzölçümünün Monako kadar olacağı konuşuluyor. Bu çerçevede BAE de tüm vatandaşlarına profesyonel ChatGPT üyeliğini bedava vererek dijital dünyada farklı bir konuma gelme niyetini belli etti.

Diğer yanda da her konuda olduğu gibi bilişim ve yapay zeka alanında da başlıca rakip Çin. Yönetim biçiminin sağladığı avantajlar ile ülke içinde veriyi çok etkin toplayan ve değerlendiren, bunun teknolojilerini de büyük hırsla geliştiren bir ülke. ABD-Avrupa ile Çin’in arasında müthiş bir yarış var yapay zeka ve kuantum bilgisayar alanlarında. Tüm bu rekabetin merkezinde de veri merkezleri var.

Yani yapay zeka ve dolayısıyla veri merkezi konusu resmen ülkeler arasında son derece kritik bir stratejik avantaj mücadelesine dönüşmüş durumda. Trump’ın seçilmesi sonrası çok yeni gelişmeler var ABD’de, ki kendisinin yakın çevresinde de dijital dünyadan Elon Musk gibi Peter Thiel gibi isimler bulunuyor. Yapay zekayı çok önemsiyor Trump ve çok büyük veri merkezi yatırımlarının önünü açtı. Bunun yanı sıra çok ilginç, ABD ordusu OpenAI, Meta ve Palantir’in üst düzey bazı yöneticilerine “subay” rütbesi verdi. Çünkü iş dünyası, devlet idaresi, eğitim, eğlence yanında savaş da artık dijital. Ülkemizin de büyük atılım içinde olduğu insansız savaş araçları, siber saldırılar, izleme ve casusluk, hepsi veriye, dolayısıyla veri merkezlerine dayalı.

“İş dünyasında firmaların rekabet gücünü bir kenara bırakalım, daha üst ölçekte savunma, enerji, gıda temini nasıl bir ülkenin bağımsızlığı adına kritik konularsa artık dijital altyapı da aynı önemde bir başka konu başlığı...”

Küreselleşmenin gerileme dönemindeyiz. Yeniden çok kutuplu bir dünyaya evriliyoruz. Ülkeler arası soğuk ve sıcak tüm mücadelelerin dijital boyutu var. Ukrayna savaşı nedeniyle verisini Hollanda’daki veri merkezinde tutan Rus bankaları verilerine bir anda erişemez hale gelebiliyorlar veya bugün yaşamakta olduğumuz İsrail-İran savaşında siber saldırılar ile İran bankalarının müşteri hesapları siliniyor, insanlar paralarına ulaşamaz hale geliyorlar. Bugün nükleer tesisler bombalanıyor, yarın veri merkezleri sabote veya imha edilecek... Bu ne demek, iş dünyasında firmaların rekabet gücünü bir kenara bırakalım, daha üst ölçekte savunma, enerji, gıda temini nasıl bir ülkenin bağımsızlığı adına kritik konularsa dijital altyapı da aynı önemde bir başka konu başlığı...

Resim Başlığı

4) Veri Merkezlerinin çeşitleri var mıdır?
Birçok çeşidi var. En genel anlamda baktığımızda:

“Enterprise”, yani kurumsal veri merkezleri: Tek bir kurumun, bu şirket de olabilir, kamu kuruluşu da olabilir, eğitim kurumu da olabilir, sahip olduğu ve kendi gereksinimleri için kullandığı veri merkezleri.

“Colocation”, yani birlikte barınma veri merkezleri: Birden fazla farklı firmanın birlikte sunucu alanı kiraladığı veri merkezleri.

Bulut veri merkezleri: Amazon, Azure, Google gibi bulut bilişim hizmeti veren firmaların veri merkezleri.

“Edge”, yani uç veri merkezleri: Bunlar da daha küçük ölçekte, hız için kullanıcıya yakın konumlanmış veri merkezleri. Fiziksel uzaklık verinin trafiğini etkiliyor ve finans gibi sektörlerde milisaniyelerle bot işlemleri yapılıyor.

Ölçek ve yapı tipi olarak baktığımızda:
Geleneksel veri merkezleri:
Kurumun kendi içinde yer alan sunucu cihazı veya sunucu alanı.

Modüler veri merkezleri: Konteynerlar biçiminde inşa edilen veri merkezleri. Microsoft bunları soğutma yükünü azaltmak için deniz altında kullanıyor örneğin.

Mikro veri merkezleri: Bunlar küçük ölçekli veri merkezi yapıları.

Hiper ölçek veri merkezleri: Dev veri merkezi yerleşkeleri. OpenAI’ın Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki 1 GW’lık projesi örneğin.

Performans olarak baktığımızda...
Diyoruz ya veri merkezlerinin hiç kesintisiz işlemesi gerekiyor diye. Uptime isimli bir uluslararası enstitü veri merkezlerini hizmet kesintisi oranı ve yedeklilik, yani tesisatlardan birinin arızası anında işletmenin durmaması için yedek cihazların devreye girmesi, anlamında belgelendiriyor. Tier I en düşük seviye, bunda bile yüzde 99,671 oranında işletme devam ediyor, elektrik ve soğutma tesisatı yedeksiz. Tier IV yüzde 99,995 oranda işler durumda, 2N+1 yedeklilik var.

Odaklandıkları konuya göre baktığımızda:
Afet kurtarma veri merkezleri:
Bunlar yedekleme için kullanılan veri merkezleri. Örneğin büyük bir kurumun kendi kurumsal veri merkezi olup bir colocation veri merkezinde de bu veriyi yedeklemesi mümkün.

Yüksek performans veri merkezleri: Bunlar simülasyon, yapay zeka, big data için kullanılan, enerji kapasitesi çok yüksek veri merkezleri.

Yeşil veri merkezleri: Enerji etkinlik ve düşük çevresel etki için tasarlanmış veri merkezleri. Örnek Facebook’un İsveç’teki veri merkezi, yenilenebilir HES enerjisi ve kutup soğuğunu kullanıyor. Bu tesisin PUE’si, Power Usage Effectiveness: Tüm tesis gücü / IT ekipman gücü: 1,07 düzeyinde ki standart veri merkezlerinde 1,4 ve 1,8 arası bu rakam.

5) Bir Veri Merkezi mimari anlamda, tasarım açısından ne tür özelliklere sahip olmalı? Madde madde özetleyebilir misiniz?
Öncelikle güvenliği vurgulamak gerek... Bu da arsa seçimi ile başlıyor. Sel, heyelan alanlarında yer almama, yanıcı, patlayıcı tesislere yakın olmama, hatta otoyollara belli mesafede olma, uçuş güzergahları üzerinde olmamaya varan kriterler var. Arsanın belli olduğu durumda da vaziyet planından kat planlarına dek çok katmanlı bir güvenlik senaryosuna göre tasarım yapılması, kullanıcıların yetki düzeylerine göre mahallere erişimlerinin düzenlenmesi gerekiyor.

Seçilen güç ve soğutma sistemine göre hacimlerin boyutlandırılması gerekiyor. Bu sistemlerin tasarımının hem yedekli olması hem de ekstrem iklim koşullarına uygun yüksek kapasiteli cihazlara göre yapılması çok önemli. Tüm mimari çözümlerin cihaz giriş çıkışlarına, arıza anında müdahaleye izin verecek biçimde tasarlanması şart.

Elektrik ve mekanik tesisat ile uyum da gerekiyor. Cihazlar gibi bunlar arasındaki kablolama ve kanal geçişlerinin, buralara erişim noktalarının mimari tasarımda dikkate alınması önemli.

Ayrıca esnek ve modüler tasarımda dikkat edilmesi gereken unsurlar arasında yer alıyor. Özellikle sunucuların bulunduğu “beyaz alan” diye adlandırılan ve veri merkezinin kalbi olan hacimlerin bölünebilir veya etaplı olarak arsa içinde farklı zamanlarda inşa edilebilir tasarlanması çok önemli. Bir projenin beyaz alanlarının tamamı bir kuruma kiralanmayabiliyor veya bunların tamamı ilk günden işletilmeye başlanmayabiliyor.

Diğer taraftan “Yedeklilik”, “Soğutma”, “Yangın”, “Yapısal Dayanıklılık”, “Yalıtım”, “Kullanıcı Mahalleri” gibi unsurlara da tasarım önem verilmesi şart. Projeden beklenen performans seviyesine göre 2N veya 2N+1 yedeklilik doğrultusunda elektrik ve mekanik alanlar ortaya çıkıyor. Tasarımın en başından itibaren bu büyük teknik alanların dikkate alınması gerek.

Resim Başlığı

Farklı veri merkezi soğutma yöntemleri var (alttan, yandan, üstten). Beyaz alanları ve mekanik alanları en baştan bunlara göre tasarlamaya başlamak gerekiyor. Yangın güvenliği ise diğer bir başlık. İçerideki cihazlar çok değerli, cihazlardaki veri daha da değerli. Dolayısıyla yangın konusunda gerek can güvenliği gerekse de cihaz güvenliği sağlamak adına en üst düzey önlemleri tasarıma yansıtmak gerekiyor.

Yine yangında olduğu gibi çok değerli cihaz ve verinin depremden, hatta olası patlama veya saldırılardan ciddi hasar almaması gerekiyor. Hem gerekli teknik alan boyutlarını sağlayan hem de depreme çok dayanıklı bir taşıyıcı sistem tasarlanması, mimarinin bununla tam uyum içinde olması gerekiyor.

Sonradan tamirat ve müdahale olanağı olmayan tüm yalıtım detaylarının tasarımda dikkate alınması da çok önemli. Özellikle küresel ısınma ile artan yağış şiddetlerine karşı su yalıtımı önlemleri eksiksiz alınmalı.

Veri merkezi personel adetleri bina boyutlarına oranla çok küçük ancak çok kalifiye ve kritik bir ekip söz konusu. Tesislerin de genelde kent merkezlerinden uzakta, sosyal donatılardan uzak olduğu göz önüne alınarak sadece ofis ve izleme mekanları değil sosyal alanlar, dinlenme alanları, hatta konaklama alanları da mutlaka tasarlanmalı.

“Yanlış kararlarla başlanan bir tasarımın ilerleyen aşamalarında revizyonu çok zor; bir veri merkezinin işletme aşamasında tasarım kaynaklı olumsuzluklarının telafisi ise olanaksız...”

6) Veri Merkezi tasarım sürecinde en çok dikkate alınması gereken unsurlar sizce nelerdir?
Daha önce de sözünü ettiğim gibi birincisi, insan için değil cihaz için tasarım yapıyorsunuz; ikincisi tesisin işletmesinin hiç kesintiye uğramaması. Yani mühendislik disiplinleri ile tam uyumlu, işletme aşamasında minimum risk ve arıza yaşanacak bir tasarım yapmanız gerek. Mühendisliğin ön plana çıktığı, mimari tasarımın da bunları koordine ettiği, yapıyı bunlara göre biçimlendirdiği bir tasarım süreci.

Süreçte en önemli konulardan biri, işverenin çok bilinçli olması. Baştan beyaz alan kapasitesi, enerji ve soğutma sistemleri, hedeflenen performans, Tier düzeyleri gibi ana konularda kararlar verilmeden bir tasarımın biçimlenmesi mümkün değil. İşverenin zaten veri merkezi sahibi veya işletmecisi olduğu durumlarda bu konular netleşmiş oluyor veya az sayıda seçenek etüt edilerek hızlıca bir yola giriliyor. Yatırımcının farklı bir sektörden olduğu durumlarda mutlaka kapsamlı bir danışmanlık hizmeti alması şart, çünkü yanlış kararlarla başlanan bir tasarımın ilerleyen aşamalarda revizyonu çok zor; işletme aşamasında tasarım kaynaklı olumsuzlukların ise telafisi olanaksız.

Bu noktada tüm tasarım ekiplerinin ve proje yönetim ekibinin veri merkezi konusunda deneyim sahibi olması çok önemli. Burada bir şeyin altını çizmek istiyorum; yatırımcı firmalar, kurumsal referanslar ile tatmin olmayıp, mutlaka bu firmalardaki kilit isimlerin veri merkezi deneyimini sorgulamalı.

Resim Başlığı

“Bir mimari ekibin tek başına tasarımı belli bir noktaya getirme olanağı veri merkezi projelerinde olanaksız... Aynı biçimde, elektrik-mekanik ekiplerin de doğru bir tasarımı mimar ve statikçi olmadan oluşturma şansı yok...”

Sürecin diğer bir özelliği de ilk gününden itibaren çok disiplinli olması. Bir mimari ekibin tek başına tasarımı belli bir noktaya getirme olanağı veri merkezi projelerinde olanaksız. Ama aynı biçimde elektrik-mekanik ekiplerin de doğru bir tasarımı mimar ve statikçi olmadan oluşturma şansı yok.   

Bu multidisipliner süreç tabii ki tasarımı 3 boyutlu biçimlendirmeyi zorunlu kılıyor. BIM yazılımlarının en zorunlu olduğu proje türlerinin başında veri merkezleri geliyor. Buna hakim olmayan ekiplerle doğru ve etkin bir tasarım süreci ortaya çıkması olanaksız.

“Veri merkezi projeleri şantiye aşamasında belli eksik veya hatalar giderilebilecek, ‘kervanın yolda düzülebileceği’ işler değil...”

Tasarım sürecinin belli bir noktadan sonra sıkıştırılmaması, gerekli takvim sürelerinin baştan doğru öngörülmesi de şart. Her ne kadar ana kararlar verilerek işe başlanırsa başlansın, süreç içinde elektrik-mekanik sistem tasarımları, cihaz tedariki gibi konularda fikirler mecburen değişebiliyor ve çok kapsamlı revizyonlar ortaya çıkabiliyor. Veri merkezi projeleri şantiye aşamasında belli eksik veya hatalar giderilebilecek, “kervanın yolda düzülebileceği” işler değil. Tüm tasarımın eksiksiz ve hatasız olarak 3D modelde bitmiş olması gerek, buna da gerekli zaman ayrılmadığı zaman telafisi çok pahalı hatalar ortaya çıkabiliyor.

Bir de özellikle belediyeden ruhsat alınacak arsalarda daha şematik tasarım aşamasında ilgili idare ile görüşülüp zamanında ön onayların alınması gerekiyor. Veri merkezlerindeki mekanlar özel boyutları nedeniyle bizdeki yönetmelik maddelerinin dışına çıkıyor ve bunların yetkililere anlatılıp ikna edilmesi, çözüm bulunması şart.

“Elektrik-mekanik tesisat en kritik konular. Aynı şekilde yalıtım çözümlerinin, özellikle su yalıtımının obsesif düzeyde bir titizlikle imalat detaylarının üretilmesi ve uygulanması gerek...”

7) Veri Merkezi inşa süreçlerinin önemli noktaları-unsurları nelerdir?
Aslında tasarımda ve tasarım sürecinde anlattığım konuların hepsi inşa süreçleri için de aynen geçerli. Burada mutlaka deneyimli ve yetkin bir ana yüklenici ile çalışılmalı, çok ayrıntılı ve kapsamlı bir sözleşme ile iş başlamalı. Ana yüklenicinin firma olarak referansı olabilir ama bizzat proje yöneticisinin de mutlaka veri merkezi deneyimi olmalı. Yüklenici sahada BIM yazılımlarına hakim bir teknik ofis kurmalı, BIM’den standart 2D yazılımlara dönüştürerek proje takibi hem çok verimsiz hem de çok anlamsız.

Elektrik-mekanik tesisat en kritik konular. Uygulamanın azami titizlik ile yapılması ve denetlenmesi gerekiyor. Bunlarda çıkacak sorunlar hem tespit hem de tamir anlamında çok sıkıntılı, ayrıca tesisin işletmesinin aksaması alınabilecek bir risk değil.

Aynı şekilde yalıtım çözümlerinin, özellikle su yalıtımının obsesif düzeyde bir titizlikle imalat detaylarının üretilmesi ve uygulanması gerek.

Ve yine tasarım sürecinde olduğu gibi yapım sürecinin de multidisipliner biçimde, tüm işveren, müellif, danışman, proje yönetimi ekiplerince BIM modeli üzerinden izlenmesi ve denetlenmesi çok önemli. Burada bazı cüzi tasarruflar uğruna paydaşların devre dışı bırakılması çok ciddi hataların gözden kaçmasına yol açıyor, veri merkezi işi de böyle hataları kaldırabilecek bir iş değil kesinlikle.

“Veri merkezleri az katlı ama taban alanı çok geniş yapılar, dolayısıyla iskeleti dilatasyonlara bölme zorunluluğu var. Bu dilatasyon yerleri mekanik ve elektrik tesisat geçişleri açısından çok ciddi detay zorlukları ve işletme aşamasında kopma, çatlama riskleri getiriyor...”

Resim Başlığı

8) Bir Veri Merkezi mühendislik açısından ne tür özelliklere sahip olmalı, özetleyebilir misiniz?
Elektrik ve mekanik konuların ana hatlarına değindik zaten diğer yanıtlarda. Burada özellikle statik projede bir hususun altını çizmek istiyorum. Veri merkezleri az katlı ama taban alanı çok geniş yapılar, dolayısıyla iskeleti dilatasyonlara bölme zorunluluğu var. Bu dilatasyon yerleri mekanik ve elektrik tesisat geçişleri açısından çok ciddi detay zorlukları ve işletme aşamasında kopma, çatlama riskleri getiriyor. Dilatasyon hatlarının en aza indirgenmesi ve geçtikleri yerlerin mutlaka mekanik elektrik proje ile koordine olması çok önemli.

Bir de çelik ve betonarme bir arada kullanılıyorsa bunların birleşme noktaları, ankraj yerleri, yalıtım ile ilişkileri çok iyi çözülmeli ve uygulanmalı.

Veri merkezlerine çok ciddi ebatta kablo girişleri ve bina içinde güzergahları var. Döşeme kotlarının, şaftların bunlara göre 3D model üzerinde ayarlanması, betonarme tasarımında tüm rezervasyonların, çukurların baştan düşünülerek hesaplanması gerekiyor.

Resim Başlığı

9) Veri Merkezlerinde “deprem”, “HVAC”, “enerji tedariği”, “enerji verimliliği”, “çevre”, “yangın”, “sürdürülebilirlik”, “güvenlik” ve “otomasyon” gibi başlıklar altında neler yapılıyor?
Bunlar mimari dışındaki mühendislik ve danışmanlık disiplinlerinin konuları olduğu için çok kısa yanıtlayacağım...

Deprem için 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde deprem izolatörleri kullanılıyor. Bunlar ciddi maliyetli ve tasarımı çok etkileyen çözümler olduğu için daha güvenli yerlerde uygulanmıyor. Büyük ve ağır tüm cihazların döşemeye oturduğu noktalarda ayrıca münferit deprem önlemleri ayrıca alınıyor.

HVAC konusunda değişik çözümler var. Beyaz alanlar alttan, üstten veya yanlardan soğutulabiliyor. Bunlar için alttan soğutmada genelde CRAC cihazları, yandan soğutmada chiller ile bağlantılı benzer CRAH cihazları kullanılıyor. Sunucular yan yana sıralanıyor, bunların arka taraflarından sıcak hava çıkıyor. İki sıra sunucu arkaları birbirine bakacak biçimde diziliyor, bu alan sıcak koridor olarak pleksiglas türü malzeme ile kapatılıyor ve sıcak hava plenum dediğimiz asma tavan hacmine yönlendiriliyor. Sunucuların ön yüzlerine de üstten, alttan veya yandan soğuk hava üfleniyor. Yüksek performanslı yapay zeka çiplerinin çalıştırıldığı veri merkezlerinde sıvı soğutma sistemleri de uygulanıyor. Ciddi bir atık ısı var, bu tesisin diğer mahallerinin ısıtmasında rahatlıkla kullanılabiliyor. Beyaz alanda ideal sıcaklık 22-25 0C arası. Nem de beyaz alanlarda önemli, bağıl nemin de %40-60 arasında tutulması gerekiyor.

Enerji tedariği özellikle arsa seçimi konusunda çok kritik. Kesintisiz ve sorunsuz elektrik tedariki için mutlaka elektrik dağıtım tesislerine belli yakınlıkta ve altyapısı çok iyi araziler seçilmesi gerekiyor.

Enerji verimliliği çok büyük bir sorun. Tüketim miktarı çok yüksek. Cihaz anlamında yapılabilenler kısıtlı, bunları da bir makine mühendisi anlatır, ben çok ayrıntıya girmeyeyim. Yalıtım, güneş panelleri gibi çözümler ile tüketimi ciddi oranlarda düşürme olanağı yok maalesef.

Yangın önemli bir konu. Daha önce ifade ettiğim gibi önce insan, sonra da cihaz güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Farklı ülkelerde farklı yaklaşımlar var. Örneğin sulu söndürme çok ekonomik ve ABD’de çok tercih edilen bir yöntem ama cihazlara büyük zarar veriyor. Bunun yerine kritik teknik mahallerde gazlı söndürme kullanılabiliyor. Bunların da tüplerinde sızdırma sorunları oluyor. Alternatif olarak ikisinin arasında su sisi yöntemi var.

Güvenlik hem fiziksel hem de sistem anlamında çok kritik. Yer seçimi ile başlıyor güvenlik önlemleri. Yanıcı, patlayıcı, zehirli gaz yayıcı tesislere yakın olmamalı. Sabotaj ve kaza risklerine karşı otoyollara yakın olmamalı. İş yerleri ve konutlara çok yakın olmamalı. Arsada ve yapıda kullanıcı yetkilerine göre güvenlik geçiş noktaları olmalı. Tesisin tek bir ana giriş çıkışının olması ideal. Güvenlik önlemleri pencerelerin belli ekranların dışarıdan görünmemesi için düzenlenmesinden beyaz alanlara iris taraması ile girilmesine dek çeşitleniyor. Şu an inşaatı başlayan veri merkezi projemizde TSE teşvikine başvurduk, tüm projeler çok ayrıntılı olarak Avrupa EN 50600 standardına göre inceleniyor ve en çok üzerinde durulan hususlardan biri güvenlik senaryoları.

Otomasyon hem güvenlik hem de tesis performans izlemesi için yapılıyor. Bunun merkezi için özel bir mahal planlanıyor ve burası projenin en kritik noktalarından biri.

Resim Başlığı

Resim Başlığı

Resim Başlığı

10) Veri Merkezlerinde günümüzde geçmişten farklı neler talep ediliyor? İleride sizce başka neler talep edilecek?
Geçmişte kurum gereksinimi için çok belli metrekarede tek defada inşa edilen veri merkezleri daha yaygındı. Bugün colocation diye adlandırdığımız hem yatırımcı kuruma hem başka kurumlara veya doğrudan farklı kurumlara hizmet eden veri merkezleri tercih ediliyor. Bunların da çok esnek, büyüyebilir, etaplar halinde inşa edilebilir olması isteniyor.

Enerji yoğunluğu, yani rack başına 1-5 kW olan miktarlar standart veri merkezlerinde 7,5-50 kW aralığına kadar yükseldi. Şu an yapay zeka nedeniyle yedeklilikten daha çok, bu güç kapasitesi öne çıkmış durumda. Özellikle >100kW/rack tesislere talep müthiş artacak.

Artan güç yoğunluğu demek, artan soğutma yükü demek. Özellikle yüksek performans veri merkezlerinde sıvı soğutma sistemlerinin öne çıkacağı öngörülüyor.

PUE değerleri 2’lerdeyken <1,4’ler hedefleniyor artık. Enerji etkinlik çözümleri çok öne çıktı. Burada hem işletme maliyetleri hem de oluşan devasa enerji miktarının kesintisiz tedariki kritik.

Sürdürülebilirlik başlarda önemsenen bir konu değilken bugün enerji etkinliğin yanı sıra su tüketimi, yapı malzemesi nitelikleri ve tedariki, atık yönetimi, iç hava kalitesi de önemsenir ve bu konuda uygulanan çözümler belgelenerek veri merkezlerine de Yeşil Bina sertifikası alınması çok yaygınlaştı.

Enerji, sürekli altını çizdiğim gibi en sevimsiz ve en çözümsüz konu. Tüm büyük veri merkezi yatırımcıları da bu sorunu çözmeye uğraşıyorlar. Güneş bir çözüm değil, gece güneş yok, tesis içi bir güneş tarlasının ihtiyaç duyulan miktarı üretmesi ve depolaması olanağı bugün için yok. Düzenli ve kesintisiz bir enerji gerektiği için rüzgar zaten hiç uygun değil; kaldı ki devasa alanlar gerek veri merkezi besleyecek bir rüzgar enerjisi için. Hidroelektrik çok uygun ama konumlar çok uzak; hem veri iletimi hem de personel istihdamına uygun değil. Bu noktada işte uzaktan izlenebilir, yapay zeka ve robotik çözümler ile müdahale edilebilir, minimum personel ihtiyacı olan veri merkezleri geliştirileceğini, bunun olamadığı durumlarda veri merkezlerinin insan için çok olumsuz soğuk coğrafyalarda açık deniz petrol platformları gibi çok yüksek ücretlerle insan çalıştıracağını öngörüyorum.

Tesis içi enerji üretimi adına nükleer enerji en pratik ve mantıklı seçenek. Bunun için SMR Small Modular Reactor teknolojileri üzerine çalışılıyor. Hammadde, atık ve radyoaktif sızıntı sorunu çözülebilirse en büyük atılım ve çıkış yolu bu olacak gibi.

Resim Başlığı

11) Veri Merkezi tasarım ve inşa sürecinde yerli kaynakların yeterliliği konusunda yorumlarınız nelerdir? Yerli malzeme, işgücü, dijital altyapı ve tedarikçilerin çözümleri sizce ne durumda?
Şimdi burada yapı malzemesi ve işgücü konusunda yorum yapacağım, bunun ötesindeki elektrik ve mekanik ekipmanları konunun uzmanları anlatmalı...

Yapısal anlamda ülkemiz zaten dünya çapında bir üretici. Yapısal elemanlardan tutun dekoratif unsurlara kadar tamamına yakınını yerli tedarikçilerden sağlayabiliyoruz, buna beyaz alan özel asma tavan sistemleri de dahil.

İşgücü anlamında da sahadaki ekipler tamamen yerli. Ama ben burada asıl tasarım ekiplerine değinmek istiyorum. Yatırımcıların genelde şöyle bir yanılgısı oluyor, “uluslararası büyük müşavirlik firmasına tüm tasarım işini vereyim kafamız rahat etsin”. Öncelikle ülkemizde tasarım hizmetleri gelişmiş ülkelere göre çok ucuz. Dolayısıyla sizin buradaki sözleşme bedelleri ile doğrudan Amerika’dan, İngiltere’den bire bir hizmet alma şansınız yok, ancak çok kısa dönemli danışmanlık alabilirsiniz. Dolayısıyla uluslararası firmaların Türkiye ofisleri devreye giriyor. Benim kişisel gözlemim, alanında uzmanlaşmış, deneyim sahibi yerli mühendislik firmalarımızın yabancı ofislerin Türkiye şubelerinden eksiği yok, ziyadesiyle fazlası var.

12) Sizin tasarladığınız veri merkezlerinden örneklerin ayrıntılarını alabilir miyiz? Mesela KKB Anadolu Veri Merkezi, ödül de aldı...
Anadolu Veri Merkezi’nin Faz-1’ini 2015 yılında davetli yarışmayı kazanarak tasarladık. 43 dönüm arazide baştan 3 etaplı olarak projelendirdik. Faz-1 toplam 22.000 m², veri merkezi, ona yapışık, cihaz kabul ve kontrol işlemlerinin, tüm izleme, ofis ve sosyal işlevlerin yer aldığı bir destek bina ve bağımsız giriş çıkışı olan, sunucu kiralayan firmaların kullanımına özel ofis ve konaklama alanları olan müşteri operasyon merkezi yapısından oluşuyor.

Faz-1’de 3000 m² beyaz alan inşa edildi. Tek bir beyaz alan hacmi oluşturup bunu dörde böldük ve bunlar aşamalı olarak dolduruldu. Dinamik UPS’ler kullanıldı, sıcak-soğuk koridor çözümü ile üstten soğutma tercih edildi. Tüm veri merkezi üzeri bir mekanik alan olarak tasarlandı ve buranın üzerinde bir çatı örtüsü daha tasarlandı. Mimarinin karakterini de bu hareketli çatı örtüsü ile oluşturduk. Aynı metal yüzeyi diğer yapıların da üzerinde devam ettirdik tüm çatı örtüsünü giriş nizamiyesiyle beraber bütünleştirdik. Bu çatıların güneşe dönük yüzleri PV paneller ile kaplandı. Günün en ileri HVAC cihazlarını kullandık, atık ısıdan destek bina ısıtması için yararlandık, yağmur suyunu depoladık ve kullandık, tüm yapı kabuğunda ısı ve güneş önlemlerini aldık.

2017’de tamamlanan Faz-1 hem en yüksek Uptime Tier IV, hem de LEED Platinum Yeşil Bina sertifikalarını aldı. Bu belgelerin ikisine birden sahip dünya üzerindeki sayılı tesislerden biri.

Haziran 2024’te Faz-2 tasarım süreci başladı ve Haziran 2025 itibariyle de inşaatı başladı. Burada çok farklı bir elektrik-mekanik sistem ve beyaz alan düzenlemesi tercih edildi. Toplam 5000 m² 8 ayrı beyaz alan tasarladık. Bunlarda yine sıcak-soğuk koridor düzeni olacak ama soğutma yanlardan fanwall cihazları ile, bunlar da çatıda hava soğutmalı chillerler ile bağlantılı. Statik UPS tercih edildi Faz-2’de, bu nedenle de 2 katlı bir elektrik alanı çözümüne gittik. Elektrik-mekanik sistemler doğrultusunda bambaşka bir yapı biçimlendi. Çatıda da Sika Coolroof sistemi seçildi, düz teras çatı olarak tasarladık kütleyi. Bu fazın toplam inşaat alanı 23 bin m², toplamda 45 bin m²lik bir veri merkezi yerleşkesi olacak.

Resim Başlığı


Resim Başlığı

Resim Başlığı

Resim Başlığı

Resim Başlığı

ŞANTİYE®
Daha iyi yapılar için...
3 Ağustos 2025


Türkiye'nin en ESKİ ve en çok ZİYARET EDİLEN şantiyesi: ŞANTİYE®... 
İnşaata dair "KAYDADEĞER" ne varsa... 1988'den bu yana...

Şantiye®nin ürettiği, derlediği ve yayınladığı içeriklerde öncelik “KAMUSAL YARAR”dır... 
Ve yayınlanan içeriğin “ÖZEL” olmasına özen gösterilir...

BASILI DERGİ + E-DERGİ + SANTİYE.COM.TR + SOSYAL MEDYA + DİJİTAL PLATFORMLAR... 

İnşaat sektörünün buluşma noktası Şantiye®, “Güven”i temsil eden “Basılı bir Yayın” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 100 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla inşaat sektörünün en önemli iletişim platformlarından biri olmaya her ortamda devam ediyor... 1988'den bu yana...

Şantiye® ayrıca yapı sektörüne "Şantiye'nin Yıldızı Ödülü", "Yılın Yeşil Yapı Malzemesi / Teknolojisi Ödülü" ve "Şantiyeden Kareler Fotoğraf Yarışması" gibi farklı organizasyonlarla da katkı sunuyor. 

Şantiye®nin son sayısı da dahil 1988 yılından bugüne kadar yayınlanan TÜM SAYILARINA E-Dergi olarak göz atmak için lütfen tıklayın... 

Şantiye®, başta ABONELERİ olmak üzere 2020-2025 yıllarında ilan veren firmalar ABS Yapı, Akyapı, Alumil, Anadolu Motor (Honda), Alkur, Ak-İzo, Altensis, Arbiogaz, Aremas, Arfen, Artus, Assan Panel, Asteknik, Atos, Batıçim, Baumit, Bentley Systems / Seequent, Betek, Betonblock, Borusan CAT, Bosch Termoteknik, Bostik, BTM, Buderus, Bureau Veritas, Chryso, Çimsa, Çuhadaroğlu, Çukurova Isı, Deutsche Messe, Duyar Vana, DYO, Efectis ERA, Ekomaxi, Elkon, Emülzer, Eryap, Filli Boya, Fixa, Fullboard, Form Endüstri Ürünleri, Form Endüstri Tesisleri, Form MHI (Mitsubishi Heavy Industries) Klima, Garanti Leasing, GF Hakan Plastik, Gökçe Brülör, Grundfos, Hannover Fairs, Hilti, IQ Alüminyum (by Deceuninck), İNKA, İntek, İpragaz, İstanbul Teknik, İzocam, İzoser, Kalekim, Knauf, Knauf Insulation, Komatsu, Köster, Kuzu Grup, LG, Marubeni, Masdaf, Master Builders Solutions, MBI Braas, Meiller Kipper (Doğuş Otomotiv), Messe Frankfurt, Messe München/Agora Tur., Mekon, Mitsubishi Chemical, Molecor, Nalburdayim.com, NETCAD, ODE, Ökotek, Özler Kalıp, Özpor, Panasonic, PERI, Pimakina, Polyfibers, Polyfin, Prefabrik Yapı / Hekim Holding, Prometeon, Ravago, Rehau, Saint Gobain Türkiye, Samsung, Saray Alüminyum, Schüco, Selena (Tytan), Sentez Mekanik, Serge Ferrari, Shell, Siemens, Sistem İnşaat, Soudal, Sika, Şişecam, Temsa, TMS, Tekno Yapı, Türk Ytong, Tremco illbruck, Vaillant, Vekon, Viessmann, Wermut, Wielton, Wilo, Winsa, XCMG, Xylem ve ZF'nin değerli katkılarıyla hazırlanmaktadır.

ABONE OLMAK İÇİN
Bir yıllık abonelik bedelimiz olan 2.100 TL (6 Sayı, KDV Dahil)'yi TR70 0001 0008 5291 9602 1550 01 IBAN no’lu hesabımıza (Ekosistem Medya) yatırıp; ardından dekontu, açık adresinizi ve fatura bilgilerinizi (şahıs ise TC kimlik no; firma ise vergi dairesi-numarası) santiye@santiye.com.tr adresine e-posta veya 0532 516 03 29 no’lu telefona WhatsApp / SMS aracılığıyla ulaştırabilirsiniz. 

 E Dergi
 E Dergi
 E Dergi
  • AJANDA
  • 10 Soruda “Geoteknik ve Geoteknik Mühendisliği”

    3 Eylül 2025 Çarşamba / 21.00

  • 10 Soruda “Yapılarda Cephe ve Cephe Sektörü

    2 Eylül 2025 / 12.00

  • 10 Soruda Yangınla Mücadelede Köpük Sistemleri ve Testleri

    26 Haziran Temmuz 2025 / 14.00

  • 10 Soruda "İskele ve Kalıp Sistemleri"

    4 Temmuz 2025 / 11.00

  • 10 Soruda "Veri Merkezlerinin Tasarımı ve İnşası"

    23 Haziran 2025 / 17.00

BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN

Şantiye Dergisi

HAKKIMIZDA

İNŞAAT sektörünün buluşma noktası ŞANTİYE®, “GÜVEN”i temsil eden “BASILI BİR YAYIN” olma özelliğinin yanı sıra yenilenen web sitesi, Turkcell Dergilik ve Türk Telekom E-Dergi gibi mobil uygulamalardaki varlığı, 42 bin E-Bülten abonesi ve 85 bin sosyal medya takipçisi-bağlantısıyla yapı sektörünün en önemli iletişim platformlarından ve veri kaynaklarından biri olmaya DİJİTAL ORTAMLARDA DA devam ediyor... 1988'den bu yana basılı yayıncılıkta olduğu gibi...

KURUMSAL

  • Hakkımızda
  • Künye & Abonelik
  • Kişisel Veriler Aydınlatma Metni

KATEGORİLER

  • Haberler
  • Teknik
  • Röportaj
  • Ürün & Sistem
  • Proje
  • Makale
  • Rapor
  • Güncel
  • Ajanda

© 2024 santiye.com.tr - Tüm hakları saklıdır.

  • Anasayfa
  • Gizlilik Politikası
  • Kullanım Koşulları
  • İletişim
  • Kişisel Veriler Aydınlatma Metni